Felaket başa gelmeden evvel , onu önleyecek ve ona karşı savunulacak gerekleri düşünmek lazımdır. Geldikten sonra dövünmenin faydası yoktur. Atatürk (Nutuk -1927)

İyi bir araştırma yapma fırsatım olmadı ama ben inanıyorum ki dünyada Türk milleti kadar siyaseti seven ve siyasi faaliyetleri günlük yaşamı içinde doyasıya kullanan başka bir millet yoktur.

Ansiklopedileri karıştırdığımızda “siyaset” kelimesinin karşısında “DEVLET İŞLERİNİ DÜZENLEME VE YÖNETME SANATIDIR” ibaresini buluruz. Bunun açık anlamı şudur; siyaseti herkez yapamaz. Herkez istediği için siyasetçi olamaz. Siyaset yapabilmek için ancak bir sanatkar seviyesine erişmek, yani yaptığı işi en üst düzede gerçekleştirmek zorunluluğu vardır.

Yoldan geçen ilk kişiyi çevirin. Tahsilli-cahil, yaşlı-genç, kadın-erkek ayırımı gözetmeden sorun. “SİYASET VE SİYASETÇİ DENİLİNCE AKLINIZA NE GELİYOR”. Yoldan çevirdiğiniz ilk kişinin ve ondan sonra takibeden diğerlerinin cevabının sanki sözleşmiş gibi ayni olduğunu göreceksiniz. Ne yazık ki alacağınız bu cevap; utandırıcı, kaygılandırıcı ve binlerce yıllık maziye sahip bu asil milletin geleceği açısından ürküntü vericidir. Çünkü SİYASET kelimesi; ne yazık ki yolsuzluk, hırsızlık, soygunculuk, güvenilmez ve inanılmazlık kelimeleri ile eş anlamlı olarak algılanmakta ve kullanılmaktadır. Ayrıca; yalan, yanlış, eksik ve doğruluğundan şüphe duyulan konuşmalarda “SİYASET YAPMA” şeklinde tanımlanmaktadır.

Ülkemiz açısından son derece üzücü olarak değerlendirdiğim bu duruma kadar nasıl gelinmiştir ? Bu durumu kimler ve neden yaratmışlardır ? Bundan ne gibi faydalar umulmaktadır.? Sorularının cevabı bu yazının konusu değildir ve tamamen bilim adamlarının sahasına girmektedir.

Böyle kötü bir algısı olmasına rağmen bugün ülkemizde kurulu ve fiilen siyaset işlevini sürdüren 123 siyasi parti vardır. Bunlardan 14 tanesi TBMM’de temsilci bulundurmaktadır. Ülkemizdeki seçim faaliyetlerinin tek sorumlusu olan Yüksek Seçim Kurulu 14 Mayıs 2023’te yapılacak Milletvekili Genel Seçimlerine prosedürlerini tamamlamış 36 siyasi partinin katılabileceğini açıklamıştır. Diğer 87 parti henüz seçimlere katılabilme aşamasına gelememiştir .

Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak dört kişiden biri olan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ismi etrafındaki söylemler yoğunluk kazanmıştır. Yalovalı Fizik öğretmeni 59 yaşındaki İnce’ nin ömrünün 28 yılı CHP içinde ve her kademesinde aktif siyaset yaparak geçmiştir. Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partinin adayı olarak Sayın İNCE’’yi göstererek kendisini en üst düzeyde taçlandırmıştır.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oyları partisinin değil, kendi başarısı olarak değerlendiren Muharrem İnce ülkemizin CHP’ne en fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde yeni bir parti kuracağını belirtmiş ve CHP’den istifa ederek Memleket Partisini kurmuştur. Yani 123 partilik aileye dahil olmuştur.

Aslında Sayın İnce, bu davranışı ile geçen 28 yıllık CHP içindeki siyasi geçmişinde yeterli siyasi tecrübeyi kazanamadığını vurgulamıştır. Böyle bir geçmişe sahip bir siyasi kişiliğin çok basit bir internet araştırması ile ana gövdeden kopan partilerin Türk siyasi yaşamında başarılı olamadıkları gerçeğini görmesi lazımdı. Evet ülkemizdeki büyük partiler içinden zaman zaman siyasi hırsları gereği kopanların kurdukları partilerin ağaçtan kopan bir dal veya yaprak misali çok kısa yaşamlı olduğu bir gerçektir.

Yönetime soyunan kişilerin kendi imkan ve kabiliyetlerini iyi bilmesi gerekmektedir. Aslında Sayın İnce yetenekli, çalışkan ve başarılı bir kişidir. Ama siyasi lider kişiliğine sahip değildir. Eğer öyle olsa idi bugün CHP’nin başında Kılıçdaroğlu yerine kendisinin olması gerekirdi..

Bugün Kemal Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan ve Sinan Oğan ile birlikte Cumhurbaşkanlığı makamına aday olan Sayın İnce kendisini halk kitlelerini iktidara taşıyacak kadar güçlü görüyorsa kendisine siyasi bir körlük içinde olduğunu hatırlatmak isterim. Nitekim alacağı % 60 oy ile ikinci turda Cumhurbaşkanı olacağını bildirmesi kamuoyunca gülümseme ile karşılanmıştır.

Eğer bugün kamuoyunda İnce ismi bir yer edinmiş ise bunu üstün karakteri, liderlik kabiliyeti veya sahip olduğu maddi zenginliklerine değil, yıllardır ciddiyetle taşıdığı CHP kurumsal kimliğini temsil etmesine borçludur. Bu CHP’lilik kimliği olmadan hangi fikir ve düşünceye dayandığı kamuoyunun meçhulü olan Memleket Partisinin iktidar olacağını söylemek kanaatimce abesle iştigaldir.

Her ne sebeple olursa olsun Sayın İnce’nin günümüz şartlarında CHP’yi zayıflatacak yeni bir parti kurması ve CHP’ne rakip olması uygun olmamıştır.

Aklım ve mantığım almıyor. Sen 28 yıl bir parti içinde en üst düzeylere çıkacak kadar görev yap, bu partinin 100 yıllık ilkelerini ve deneyimlerini içine sindir ve bunun mücadelesini yap, ve sonra ben küstüm, kendi partimi kuruyorum diyerek ortaya çık ve parti kur. Burada adama şunu sorarlar. Sen CHP’nin ilke ve kuralları dışında hangi özel programı uygulayacaksın. Eğer aklında yepyeni fikirler var idi ise sen bunu neden CHP’de dile getirmedin. CHP’nin dışında ne gibi bir programla halkın karşısına çıkacak ve desteğini alacaksın. Kurulu 123 partinin plan ve programları dışında halka neler sunacaksın.? Bu konuda geçen süre içinde kamuoyunu doyurucu ve mantıklı bir cevap verememiştir.

Şimdi ülkemizin önünde referandum niteliğinde hayati bir Cumhurbaşkanlığı seçimi vardır. Ya Cumhur İttifakı bileşenlerine oy verilip 21 yıllık AKP iktidarının yani tek adam rejiminin devamı sağlanacaktır. Yada, Millet İttifakının merkezinde olduğu muhalif kanata oy verilip yeniden parlamenter demokratik sisteme dönüşün yolu açılacaktır.

Bu hedef ortada iken Sayın İnce’nin egosu ve hırsı sağduyunun yerine geçmiş, yanlış ve zamansız bir iş yapmış, muhalafetin ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında olması gerekirken o kendisini muhalefete rakip olarak görmüştür. Sonuçta kendisini bitirirken şu anda halkın ümidi durumundaki Millet İttifakına da zarar vermiştir.

Çünkü bugün CHP’nin başını çektiği muhalif ittifakın bir oy dahi kaybetmeye tahammülü yoktur. CHP’nin günümüzdeki vazgeçilemez misyonu 84 Milyonu Atatürkçü Düşünce ortak paydası altında bütünleştirmektir ve bu yolda önemli mesafeler alınmıştır..

Sonuç; Henüz her şey bitmemiştir. Aklıselim ve sağduyu galip gelmeli ve Sayın İnce “ben halâ CHP’liyim ve tüm gücümle CHP’nin iktidar yürüyüşünde her türlü desteği vereceğim” diyebilmelidir.

Sayın İnce’nin harekete geçmeden bir kere daha düşünmesini diliyorum. Kendisini tarihi bir göreve davet ediyorum. Basit kırgınlıklar için kendi adını ve CHP misyonunu tehlikeye atmasının gereği yoktur. Vakit geçirmeden Millet İttifakı desteğinde konuşlanmalıdır.

En azından ben siyasi düşünür olarak böyle olmasını temenni ediyorum.