Bundan çok sene önce 2050 yıllarında Türkiye de kuraklık ve su sıkıntısı olacağını söylemişti NASA. Ben şahsen bu gibi haberlere çok inanan insanlardan değildim. Ama şimdi görüyorum ki ülkemiz hızla bir kuraklığın içine doğru gidiyor. Bu 2022-2023 kışında bariz bir şekilde görünüyor. Şu ana kadar gerekli yağışları ülke olarak alabilmiş değiliz. Barajlarımızdaki doluluk oranı ortalama yüzde otuz-otuz beş civarlarında. NASA’nın haberini okuduğum da olur mu canım demiştim içimden. Ülkemizde bir sürü akarsularımız, nehirlerimiz ve barajlarımız var. Verimli topraklarımız var. Bizde hayatta kuraklık olmaz diye düşünüyordum. Şimdi görüyorum ki durum hiç de öyle gözükmüyor. Kuraklık kapıda. Yağışlar yok denecek kadar az. Birçok insanımız da, suyun çok değerli olduğunun farkında değil. Tasarrufa dikkat etmiyoruz. Bilinçsizce su tüketiyoruz. Eline hortumu alan bu suyun hangi şartlarda geldiğini unutuyor. Yer altı sularını da artezyenlerle pompalarla çekip hoyratça kullanıyoruz. Gerek normal kullanım da, gerek tarımda hiç tükenmeyen bir kaynak olarak görüyoruz. Bu bize aslında geçici olarak bir rahatlık sağlıyor. Toprağı bitiriyoruz. Tarımda verimi artırıyoruz gibi ama aslında tarımı da öldürüyoruz. Konya da görüldüğü gibi yer altı sularının çekilmesi, obrukların oluşmasında büyük etken.

Peki, bu su sorunu ile sadece biz mi uğraşıyoruz? Yağışı az alan ekvator kuşağındaki ülkeler neler yapıyor? Onların da çok rahat olduklarını sanmıyorum. Ülkeyi yöneten iktidarlar belediyelere destek verse en azından kullanma suyumuzun elde edilebilmesi için deniz suyunun arındırılıp kullanıma sunulması çok maliyetli bir şey olur mu? Üç tarafımız denizlerle çevrili olan ülkemiz bundan yararlanamaz mı? Geleceğimiz için, bu gibi maliyetli yatırımlara bir an önce başlamamız lazım.