Türkiye’nin kitap okuma karnesini hiç merak ediyor musunuz? Türkiye’de Temmuz 2023 TÜIK en son güncel verilerine göre 15 yaş üstü bireylerden %69’u hiç kitap okumadı. Türk toplumunun tercih ettiği kitap okuma türünde ise %45 ile aşk zirvede ancak bu veri de ne yazık ki en son 2019 yılında güncellenmiştir. Yine yapılan araştırmalara göre Türkiye’de kitap satın almak ihtiyaçlarımız içinde 235. sırada yer alıyor.

Ülkemizde günlük televizyon izleme süresi ortalama 4 saat 33 dakika. Yine 2019 yılı Ajans Press’in, We Are Social’dan aldığı verilere göre ülkemizde sosyal medyaya ayrılan zaman 2 saat 46 dakika. Yani televizyona ve sosyal medyaya günde ortalama toplam 439 dakika ayırıyoruz. İnanılmaz bir rakam, müthiş bir kayıp. Maalesef buna karşılık ülkemizde kitap okumaya ise günde ortalama 1 dakika ayrılıyor.

İngiltere’de Global English Editing firması tarafından dünya çapında yapılan bir araştırmada Türkiye kitap okuma açısından 180 ülke arasında 140. sırada bulunmaktadır. Yine bu firmaya göre dünya genelinde en çok kitap okuyan ilk üç ülke Hindistan, Tayland ve Çin. Avrupa ülkeleri arasında ise en çok kitap okuyan ilk üç ülke, Finlandiya, Polonya ve Estonya.

2021 yılında Sn. Adnan Dalgakıran’ın “Yüzleşme” kitabını okudum. O kitapta da Adnan Bey bazı verileri sunuyordu. Mesela PISA 2018 okuma puanlarına göre sıralandığında Türkiye, 78 ülke ve ekonomi arasında 40. sırada yer alıyor. Ve Türkiye’nin okuma alanındaki puanı 2003’ten beri düzenli olarak OECD ortalamasının gerisinde kalıyor.

Bu oranları görünce sanırım kitap okumayı sevenlerin, gelecek nesillere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak isteyenlerin, okuma oranı ve eğitim seviyesi daha yüksek ve bunlara bağlı olarak da daha entelektüel bir ülke isteyenlerin, yine okuma konusunda mücadele veren eğitimciler, aileler ve bireysel bazlı kişilerin canı sıkılmış olabilir.

Maalesef ülkemizde çeşitli sosyal medya platformları zamanımızın çok büyük bir kısmını alıyor. Sabah uyanınca, gün içinde her bulduğumuz fırsatta, mola saatlerimizde, akşam evimize gidince, ha bir de en son uyumadan, yani sabahtan akşama zamanımızın büyük bir kısmını sosyal medya platformlarında tüketiyoruz. Ve üstte de belirttiğim gibi televizyona ayırdığımız günlük olarak inanılmaz bir süre var. Tabii burada bir sınıf var ki sosyal medyayı verimli kullananlar, faydalı içerikler üretenler, interneti kendini geliştirmek için kullananlar ya da televizyonlarda yine kendini geliştirmek için programlar izleyenler, bunları ayırıyorum. Bu sınıfın doğruyu yaptığı tartışılmazdır ve keşke toplumun geneli bu sınıf gibi olsa.

Kitap okumayanların, bir dönem okuyup sonradan bırakanların, düzenli okuyamayanların, ya da okumak isteyip bir türlü başaramayanların genelde en büyük bahanesi şudur: Kitap okuyacak vaktim kalmıyor. İşte burada yanıldıkları şu oluyor, kitap okumak için vaktiniz kalmıyor değil, size verilen 24 saatte öncelikler listenizde kitap olmadığı için 24 saatinizi başka şeylere ayırınca kitaba tabii zaman kalmıyor, o yüzden de bir boşluk bulursam ya da bir vakit bulursam okuyorum diyorsunuz. Bir vakit bulunursa kitap okunmaz, kitap okumak için vakit yaratılır, kitap okumak için vakit yaratılmalıdır.

Bu konuda işe önce eğitim sisteminden başlanılması gerektiği çok açık. Özellikle daha ilk okullarda öğrenciler belli bir seviyeye ulaştıkları gibi onlara kitap okumayı sevdirecek ve kitap okuma alışkanlığını kazandıracak projeler sunulmalıdır. Eğitim sisteminin devamı boyunca da kitap okuma ili ilgili mutlaka müfredatlara dokunulmalıdır. Peki sadece eğitim sistemine dokunmak bu sorunu kökten çözer mi? Asla çözmez. Eğitimin diğer büyük kısmı da ailede başlıyor ve devam ediyor. Anne ve babalar çocuklarının daha küçük yaşta okuma alışkanlıklarını kazanmaları için onları kitap okumaya motive edici ve kitap okumayı sevdirecek minik çalışmalar yapabilir. En kolayı bir aile haftanın belli iki akşamı bir ya da bir buçuk saatlik sürelerde toplanarak kitap okuma saati yapabilir. Evin içinde yapılacak bu basit uygulama çocuk ya da çocuklarınızın kitap okuma alışkanlığı kazanması konusunda muazzam şekilde ilerlemesini sağlayacaktır. Tabii bunun içinde vakit bulursanız değil, üstte de açıkladığım gibi kitap okumak için vakit yaratarak olacaktır.

Kitap okumayı sürdürülebilir hale getirmek istiyorum, bir yerden başlıyorum ama hep yarım kalıyor ya da sıkılıyorum ve sonra kitap okumayı bırakıyorum. Kitap okuma alışkanlığını bir türlü kazanamıyorum. Ne yapmam gerekiyor?

Öncelikle madem kitap okuma alışkanlığını artık ben de kazanacağım diyorsunuz, o zaman bunu yapacağınıza inanacaksınız. Çünkü şöyle demiştir Henry Ford: “Yapabileceğinize inanırsanız, muhtemelen yapabilirsiniz. Yapamayacağınıza inanırsanız, kesinlikle yapamazsınız.”

Kimileri bir alışkanlığın kazanılması için 21 gün der, kimileri iki ay der. Ben öncelikle kitap okuma alışkanlığının kazanılması için buna inandıktan sonra sürdürülebilir şekilde 90 gün diyorum. Bu 90 gün içinde ise iki kritik madde var. Birincisi etki ve ilgi alanınıza temas edecek kitaplar seçmelisiniz. İkincisi de başarabileceğiniz günlük kitap okuma sayfa hedefi koyacaksınız. Hemen ilk başlangıçta günde 30-40 sayfa hedef koyarsanız bunu asla başaramazsınız, kendinizi kandırmaya gerek yok, başaramayınca da demoralize olarak kitap okumayı bırakıyorsunuz. Başlangıçta günde 10-15 sayfa okuyun, bunu disiplinle devam ettirin ve her gün bu hedefi tutturdukça mutlu olduğunuzu fark edeceksiniz. İkinci ve üçüncü aylarda ise bu rakamı günde 15-20 sayfaya çıkartarak sürdürülebilir şekilde devam edin. 90 günün sonunda göreceksiniz ki bu alışkanlık sizde de artık oluşmuş, bilinçaltınıza yerleşmiş ve beyin bunu otomasyona almış. Buradan sonra ise sakın yine hemen günde 30-40 sayfalara çıkmayın. Bırakın ilk altı ay günde 15-20 sayfada kalın. Sürdürülebilirlik devam etsin. Günde 20 sayfadan 6 ay kitap okusanız, 3600 sayfa yapar bu da ortalama 300 sayfalık bir kitaptan 6 ayda 12 kitap yapar. Muhteşem bir rakam ve ülkenin kitap okuma oranına ilk 6 ay içinde direkt etki ettin. Bu yüzden sana teşekkür ederim.

Sabahattin Ali: “Kitaplar yeni tanıdıklarına karşı çok ketum olurlar. Bir kere de onlarla laubali oldunuz mu size malik oldukları her şeyi verirler ve onlar bizim isteyebileceğimiz her şeye fazlasıyla maliktirler.”

Cemil Meriç: “Kitap, zekayı kibarlaştırır.”

Okumadan geçen bir gün, yitirilmiş bir gündür.

Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın…