Bugün Bize Kim Geldi?” kitabı ile tanıdım Sezgin Bey’i. O kitaptan sonra ise Sezgin Kaymaz’ın tüm kitaplarını okuma isteği oluştu içimde. Kendine has muhteşem bir stili olan bambaşka bir yazar. Kitaplarının sayfalarında buram buram hayvan sevgisi kokuyor. Ve yazarımızdan okuduğum ikinci kitabı da bugün de incelemesini yaptığım “Düz Dünyacılar” oldu. Mesela “Bugün Bize Kim Geldi?” kitabını okuduktan sonra ve Sezgin Bey’i tanıdıktan sonra “Düz Dünyacılar” kitabını, yazar ismini bilmeden okusaydım, “Bu kitabı kesinlikle Sezgin Kaymaz yazmıştır.” derdim. Bahsettiğim stil tam olarak o işte. Bu stili oturtabilmek ise ustalık ister.

Her varlık ayrı bir varlıktır, hem de diyorsun ki hiçbir ayrının diğer bir ayrıdan ayrılığı yoktur.”

Yani burada düz dünyacı her bir ayrı varlığın da aslında birbirinin tıpatıp aynı olan bir varoluş hakkından söz ediyor. Kedinin köpeğe, köpeğin insana, insanın taşa, taşın ağaca gibi. Çünkü düz dünyacının istediği, insan insanca yaşayabilsin ama diğer varlıklar, bitkiler, hayvanlar ve doğa da kendi hakları çerçevesinde o hakları kullanarak yaşayabilsinler. Günümüzde ise ne kedi ve köpekler ne ağaçlar ve ormanlar ne de insanlar hak ettiklerini düşündükleri bir hak limitinde, diledikleri özgürlük çerçevesinde yaşayamıyorlar. Hayvana şiddet desen var, insana şiddet desen var, doğaya şiddet desen var, peki yapan kim? Bu kitaptaki Timuçin ya da Nejat mı? Timuçin ve Nejat deyince insan olarak algıladınız, Timuçin de Nejat da birer köpek. Şiddeti yapansa her şeyde olduğu gibi insan.

Kitabın arka kapağı şöyle diyor: “Üç köpeğin, arafta bir merhumun, bir düz dünyacı meleğin, bir de apartman sakinlerinin hikâyesi bu.” Evet o üç köpek sokakta yaşamlarını hak ettikleri gibi devam ettirmek isterken, insanoğlunun ne kadar cani ve acımasız olduğuna, bu hayvanlara yapılanları okurken bir kez daha tanık olacaksınız eserde. Kimi sayfalarda içiniz acıyacak hatta gözleriniz dolacak Timuçin, Nejat ve Betül’ün başına gelenlere.

Bu kitap düz dünyacıların hakkını yani kısacası bir varoluş hakkını anlatıyor. “Peki kimdir bu düz dünyacı?” diye soracaksınız, şöyle yanıtlıyor Sezgin Bey:

Düz Dünyacı intikama koşmaz kemâle koşar, cezaya koşmaz idrâke koşar, ödüle koşmaz irfâna koşar.”

Ve yukarıda da belirttiğim gibi kitapta taşı solucandan, solucanı meşe palamudundan, meşe palamudunu insandan, insanı ise hayvandan farklı, aşağıda veya yukarıda göremez diyor bir düz dünyacı.

Betül, Timuçin ve Nejat’ın hikâyesiyle bu kitap böceğin, hayvanın, ağacın ve doğanın, taşın ve toprağın, tabii ki insanın da hakkını çiğneyenin sadece ama sadece insan olduğunun mesajını veriyor. Kendine de olmak üzere evrendeki diğer tüm canlı ve cansız varlıklara zarar veren, yok eden, hakkını gasp edenin yine insan olduğunu gözümüzün içine sokuyor “Düz Dünyacılar”

Kitabın yine bir başka farkındalık uyandırdığı konu ise neyi nasıl gördüğümüz. Yani diyor ki düz dünyacı, “Mesele görüneni değil görünmeyeni de görebilmektedir.” Görünmeyeni görebilmek için de neyin görünmediğini bilmenin ve idrak etmenin gerektiğini vurguluyor. Bir yere gittiğinde burada ne var diye etrafa bakmak kolay, esas olan burada ne yok diye bakmanın aklımıza gelmesi gerektiğinin altını çiziyor. Tabii bu da herkesin idrak edebileceği bir durum değil çünkü “Varı havsalanda var etmedikçe, yoku tahayyül bile edemezsin sen, bırak yakınından geçmeyi, en uzak yörüngesinden bile geçemezsin.” diyor Sezgin Bey.

Her türlü hakkı yiyen insanoğlu için de şöyle diyor düz dünyacı:

Sen var olmasan da var olmaya devam edecek olanlar, senin paşa gönlün öyle istedi diye senden dolayı varlığını sürdüremez hâle geliyorsa, düz dünyacı kimden hesap sorar sence? Sen düz dünyacı olsan meselâ, kimin yakasına yapışırsın. Cevap cevap!”

Bu dünyada, insanından böceğine, hayvanından ağacına tüm varlıkların sanki bir tek kendisi için yaratıldığını sanan o tiplere de “Ne tevazu ama.” diyerek, birçok mesaj veriyor kitap ama bu insan türü zaten okumaz, hadi okudu diyelim bu mesajı anlamaz. Olsun bizler okuyalım da belki yeri gelince öyle birine çıtlatacak iki kelamımız olur bu muhteşem kitaptan.

Düz Dünyacılar” 146. sayfada Mevlânâ’dan güzel bir alıntı sunuyor okurlarına:

Sende var oldukça iyilik huyu

Bil, düşman ardında bir ömür boyu.”

Kitap verdiği mesajları Betül, Timuçin ve Nejat’ın başından geçen hikâyeyle anlatıyor, ben inceleme yazımda kitapta yer alan bu hikâyeden bahsetmeyeceğim çünkü spoiler vermiş olurum, o merak okuyuculara kalsın. Hikâye kısmına hiç değinmeden amacım kitabın vermiş olduğu mesajları dile getirmek bu yazımda.

Düz dünyacı, kendine ne diliyor ve istiyorsan, karşındakine de onu dile; kendine nasıl davranıyorsan karşındakine de öyle davran; sana uzanmış ele yardım et; iyi niyetlinin peşinde art niyetli ve fesat olma; önce kendini sevmeyi becer sonra da insanı, doğayı, hayvanı ve taşı bile sev ve kıymetini bil diyor. Çünkü düz dünyacının istediği sadece ama sadece her varlığın varoluş hakkıyla, hak ettiği gibi yaşayabilmesi.

Kitaptan aldığım harika bir alıntı ile yazımı sonlandırmak istedim.

Ağaçları sevdiğin için ormanda dolaşıp çamları çiçekleri koklasan serseri derler sana, var gücünle ağaç kesip toprağın o güzelim yeşil örtüsünü yok etsen çalışkan, girişimci, makbûl yurttaş.”

Muhteşem bir Sezgin Kaymaz kitabı. Günümüzde hayvanlara yapılan zulümleri haberlerde gördükçe ve okudukça, ağaçların ama kesilerek ama yakılarak ormanların nasıl yok edildiğini gördükçe, kadınlara yapılan hatta cinsiyet ayrımına girmeden insana yapılan şiddeti ve kıyımı gördükçe, bebeklerin ve çocukların emperyalizm uğruna savaşlarda nasıl öldürüldüklerini gördükçe, bize bahşedilen bu evrene nasıl sahip çıkmadığımızı ve ihanet ettiğimizi fark ettikçe, ellerdeki o sigara izmaritlerinin işi bitince yere nasıl fırlatıldığını gördükçe, parklarda yenilen içilen şeylerin ambalajlarının ve kutularının çimlerde nasıl bir görüntü bıraktığını gördükçe, bu kitabın kıymetini bir kez daha anlayacaksınız. Buram buram hayvan sevgisi kokan ve insanoğlunun acımasız, düşüncesiz, bencil, cahil, egolu, çıkarcı ve saldırgan yüzünü gözler önüne seren harikulade bir roman. Kesinlikle tavsiyemdir. Bu kitabı kendiniz okumakla kalmayın, çocuklarınızın ve gençlerin okuması için de lütfen vesile olunuz. Biz okurlarınıza böyle harika bir kitap okuttuğunuz için çok teşekkür ederim Sezgin Bey.

Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın...