Rothschild ailesi, 18. yüzyılın sonlarında Frankfurt’ta Mayer Amschel Rothschild tarafından kurulan bir finans ve bankacılık hanedanıdır. Aile, uluslararası bankacılık ve finans alanında büyük bir etkiye sahip olmuş ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bankalar kurmuştur. Rothschild ailesi hem ekonomik hem de politik anlamda önemli bir güç olarak kabul edilmektedir
Rothschild ailesinin serveti kesin bir rakamla bilinmemekle birlikte, tarihin en zengin ailelerinden birisidir. Ailenin varlıkları, dünya çapında bankacılık, finans, tekstil, demiryolu, metal, madencilik, enerji, emlak ve diğer çeşitli birçok sektördeki yatırımları kapsamaktadır.
1816’da Habsburg İmparatoru II. Francis tarafından baronluk payesi verilen aile, Avusturya soylusu ilan edildi. Kraliçe Victoria’nın izniyle de Avusturya’da sahip oldukları baron unvanını İngiltere’de de kullanma imkânına kavuştu.
Rothschild, “kırmızı kalkan” anlamına gelmektedir.
Dördüncü baronları Nathaniel Charles Jacob Rothschild 2017 yılında bir röportaj verir ve burada, Filistin’de Siyonist bir devlet kurulmasının kendi ailesi tarafından gerçekleştirildiğini dile getirir.
Osmanlı Devleti’nin topraklarının küçüldüğü yıllarda, Rothschild ailesi de Ortadoğu planını gerçekleştirmek için kolları sıvamıştı. Bu aile dart tahtasına Ortadoğu’nun resmini monte etmişti; en ortadaki kırmızı halkaya Filistin’i, kırmızı halkanın hemen dışındaki yeşil halkaya ise Irak’ı koymuştu.
Kırmızı halkaya Filistin’i koymasının nedeni, Siyonizm’i burada siyasal ağırlık merkezi hâline getirmek istemesiydi. Yeşil halkaya da Irak’ı koymasının nedeni ise Mezopotamya’nın zengin petrol yataklarına sahip olma hevesiydi.
Filistin toprakları Osmanlı Devleti’nden ayrılınca, Rothschildler İngiliz hükümetine baskı uygulayarak, Balfour Deklarasyonu’nun yayımlanmasını sağlayacak ve de düşünülen Filistin topraklarının satın alınması için iki milyon sterlinlik bir fon yaratacaktı. Bunun sonucunda ise Filistin topraklarının en verimli yerleri Yahudilerin eline geçmiş olacaktı.
Peki Hayim Vitali Faraggi ile Rothschild’lerın bağlantısını biliyor musunuz? 1856 yılında İngiliz sermayesi ile kurulan Osmanlı Bankası’nın ortaklarından biri Faraggi’ydi. Ve Vitali Faraggi Osmanlı Bankası’nda Rothschild’lerin sayesinde göreve getirilmişti. 1908 ve 1912 yıllarındaki seçimlerde İstanbul milletvekili olan Faraggi, zamanında Jöntürk Hareketi’ne katılarak siyasi yaşamını İttihat ve Terakki Partisi’nde sürdürmüştür. Milletvekilliğinin yanında, meclis bütçe komisyonu başkanı da seçilmiştir.
Ülke kurabilen, ülkelerde yönetim değiştirebilen, dünyadaki savaşlara etki eden ve yön veren, ticaretin gözde her dalına sıçrayan, dönemlerinin en güçlü bankacılık hanedanı olan bu ailenin serüveni, on sekizinci yüzyılda Frankfurkt’un bir Yahudi mahallesine uzanıyor.
Mayer Amschel Rothschild, tekstil ticareti, altın sikke işi gibi birçok sektöre atıldı ve antika ticaretinin içinde yer aldı. Altın ticaretinde önce komisyon getirisi ardından da satış sonu kâr elde eden ön satış formülünü hayata geçirdi. 1700’lü yılların sonunda Mayer, Frankfurt’un en zenginiydi.
Mayer, beş oğlunu tüm Avrupa’ya egemen olabilmek amacıyla farklı ülkelerin şehirlerinde bulundurdu: Amschel Mayer Rothschild Frankfurt’ta, Salomon Mayer Rothschild Viyana’da, Nathan Mayer Rothschild Londra’da, Calmann Mayer Rothschild Napoli’de ve Jakob(James) Mayer Rothschild ise Paris’te yaşamını sürdürdü.
Özellikle hedef, Londra’ya gönderilen Nathan Mayer Rothschild idi. Nathan’ın da ailesine kendisini kanıtlama hırsı ve hedefi vardı. Nathan önce İngiltere’de tekstil sektörüne giriş yaptı. Burada da çok zekice bir yol izledi ve bu sektörün hammadde, boya, üretim üçlüsünü elinde tuttu. Üreterek tekstil satışı yaparken, tekstil sektöründeki rakiplerine de boya ve hammadde satarak kârını iyice artırdı ve mallarını rakiplerinden daha ucuz fiyatlara satış imkânı buldu. Tekstilin yanında değerli metal işine de girerek gelirini iyice artırdı.
1814’lerde Wellington, Napolyon’a karşı zaferler elde ediyordu ve burada da finans kaynağının altında Nathan Rothschild vardı, devam eden süreçte 1815 yılındaki Waterloo Savaşı’nda yarattığı finans kaynağı sonucunda servetlerini epeyce yükselttiler. Bu aile için savaşlar her zaman kârlı bir yatırım demekti. Ancak Nathan dünyanın en zengin adamı olmuşken, 1836 yılında çok erken bir ölümle hem ailesini hem de dünyayı şaşırttı. Fakat bu ailenin bireyleri arasında müthiş bir dayanışma vardı, çünkü öncelik aile değerleri ve isimleriydi. Yani sırada başa geçecek kardeş için hiçbir rekabet olmayacaktı. Ayrıca merkezi olmayan bankacılık sistemleri ile bankaları gelişmeye devam ediyordu, yani Nathan’ın ölümü aile servetine ya da büyümesine hiçbir zarar vermemişti. Ailenin başına ise Paris’te bulunan en küçük kardeş James Rothschild geçmişti.
James öncelikle demiryolu ticaretine girdi ve önemli kârlar elde etti. Çünkü o dönemde demiryolları ulaşımda devrim yaratırken, ticaretin gelişmesinde ve büyük Avrupa şehirlerini birbirine bağlamada en önemli rolü oynuyordu. Dolayısıyla 1840’lı yıllarda aile demiryoluna sağladığı finansmanlar ile servetini epeyce artırdı. En iyi yaptıkları işlerden biri ise başkalarının paralarını kullanarak, yani kendi risklerini azaltarak servetlerini büyütmekti. Metalurji ve madencilik de yine James Rothschild döneminde yer alan yatırım dallarıydı. Bankacılık işleri ailenin esas işi olsa da bankacılık dışında sürekli talep gören sektörlere yatırım yapmaktan hiç kaçınmıyorlardı.
Ancak dönemin Fransız devrimi, savaş ve politik olayları neticesinde Fransa hükümetinin borç batağına doğru yürümesi, halkın giderek fakirleşmesi, ailenin Fransa bankasının krize girmesine sebep oldu. James durumunu ve bankasını kurtarabilmek için Londra’da bulunan Nathan’ın oğlu Lionel’den yardım istedi. Lionel için bu durum aslında büyük bir risk taşısa da aile değerleri her şeyin üzerinde bulunuyordu ve sağladığı bir kredi ile amcasının bankasını iflasın eşiğinden aldı.
Tarihin en zengin ailelerinden olan Rothschild ailesi ile ilgili yazımın ikinci bölümünde görüşmek üzere.
Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın…