Öncelikle bu kıymetli kitabın yazarı, sevgili Alp Eralp ile başlamak istiyorum yazıma. Fenerbahçe’ye gönül veren büyük bir çoğunluk Alp Bey’i ama televizyonlarda ama sosyal medyada bir şekilde görmüştür, benim gibi daha fanatik olanlarsa daha iyi tanıyordur. Ben, Fenerbahçe TV yıllarından beri Alp Bey’i biliyorum. O zamanlardan beri de programlarını severek izliyorum.
Bir akşam yine Alp abiyi izlerken, kendisini kitap kulübüme davet etme fikri geldi aklıma. Sosyal medya hesabından ulaştım ve sağ olsun Alp abi kırmadı ve teklifimi kabul etti. 23 Aralık 2022 akşamı Alp abimizi, Knarr Kitap Kulübü’nde 13. kitap toplantımızda konuk ettik. Çok keyifli de bir sohbet oldu. Kendisi ile ilk kez konuştuğum için de çok heyecanlıydım. Neticede bir kitap kulübü olduğu için o akşam aramızda Beşiktaşlı ve Galatasaraylı dostlarım da vardı ve herkes çok keyif aldı, herkes çok sevdi Alp abimizi. Bu sayede de kıymetli ve güzel bir abi kazandım “network”üme.
Alp abi öyle büyük bir Fenerbahçeli ki, Fenerbahçe’nin sadece futbol değil; basketbol, hentbol, voleybol ve daha saymakla bitmeyen tüm amatör branşlarının maçlarına iç saha ve deplasman fark etmeksizin giden, Fenerbahçe’ye bu şekilde gönül veren muhteşem bir insan. Bu yazımda yer verdiğim kitabı da bu tarz muhteşem bir hikâyeye sahip. Bir sezonda erkek futbol takımımızın 34 maçının 34’üne de giderek, bu maçların anılarını kaleme aldığı harika bir kitap “Fenerbahçe Seyahatnamesi 34’te 34”
Kitap sadece o sezonki Fenerbahçe maçlarını içermiyor ve eserin güzelliği de zaten burada yatıyor. Alp Bey gittiği tüm deplasmanlarda, o ilin tarihi yerlerini, mutfak kültürünü, en güzel ve en meşhur yemeklerini, mutlaka gezilmesi gereken yerlerini de öğretiyor okuyucusuna. Ülkemizi coğrafya coğrafya yorumlayan bir eser olmuş. Kitaba Fenerbahçe açısından bakmayan birisi, sadece “Ülkemizdeki illerde nereler gezilmeli ve neler yenmeli?” sorusu için bile okusa, kendisine acayip şifreler edinebilir ve kitapta yer alan o illerden birine gittiğinde nokta atışı yapabilir çünkü hepimiz için bu tarz gezilerde zaman en kıymetli ve en çabuk tükenen kaynak. Ben ajandama Alp abinin her bahsettiği tarihi yeri, her söylediği yemeği özellikle not aldım. Ve mutlaka faydasını göreceğim kaptanımdan.
Peki sadece bununla kalıyor mu? Tabii ki de hayır. O sezon hem iç sahamızda hem deplasmanda cezalı maçlar da vardı, bunlardan bazıları tribünde sadece kadınlar ve çocukların olduğu maçlardı, diğerleri ise üç büyüklerle olan deplasman yasaklı maçlar; bunlara nasıl girmeyi başardıysa Alp abi, bütün maceraları kitapta yer alıyor. Ben bunlarla ilgili spoiler verirsem, kitabın gerçekten heyecanı kaçar, okuyunca göreceksiniz bu sürükleyici maceraları. Ve tabii ki 23. dakikada Emenike’nin golü ile ortalığın karıştığı, her zamanki olayların yaşandığı ve sonunda 3-0 hükmen yenilen Trabzon, klasik bir Trabzon deplasmanı. Alp abinin bu deplasmana girişi de olay, çıkışı da olay, ne muazzam bir hikâye ama.
Kitabın kapak tasarımı ise harikulade, sarı lacivert çubuklu formamız olmuş “Fenerbahçe Seyahatnamesi 34’te 34”
Kitapta, Alp abinin kariyer hayatını da okuyacaksınız. Özel sektörden kendi işini kurmaya giden bir serüven ve tabii ki bu serüvenin içine de satır satır, hece hece işlenmiş Fenerbahçe sevdası. İş için gittiği yurt dışı seyahatlerine denk getirilen Fenerbahçe maçları ya da misafir olarak ağırlanarak televizyon karşısında yine bir şekilde Fenerbahçe’mizin maçlarını izlemesi ama öyle normal bir izleme değil bu anılar; İran’ından tutun da Lübnan’ına kadar. Okuyunca hak vereceksiniz.
Kaptanın balık maceralarını da okuyacaksınız kitapta sayfalar ilerledikçe. Kimileri tebessüm ettirecek, kimileri de “vay be” dedirtecek türden.
Öyle zor günler yaşadı ki takımımız, öyle oyunlar oynandı ki üzerine, her Fenerbahçeli bunların hepsini bir kenara yazmıştır. Tıpkı 99 gol atıp, 99 puan topladığımız 2023-2024 sezonunda olduğu gibi. Alp abi de kitabında hakkımızı sonuna kadar savunan, kurulu düzeni eleştiren, yapılan haksızlıkları bir bir anlatan bölümlere de oldukça yer vermiş. Bu bölümlerden en can alıcısı ve gözlerimi dolduranı sayfa 142 ve 143’te yer alan bir bölüm oldu. O bölümden bir kısmına yer vermek istiyorum, Alp abinin kaleminden dökülen bu satırlar her Fenerbahçe taraftarının içinde ukde kalan bir konu. Ben bu satırların çıktısını alıp, çerçeveletip Fenerbahçe köşeme ilave edeceğim. Hadi o zaman, ders veren o satırlara geçelim:
“3 Temmuz sürecinde cebren ve hile ile Fenerbahçe’nin can evine girilmiş, başkanı ve yöneticileri tutsak alınmış, profesyonel ve amatör şubeleri zaptedilmiş, takım kadroları dağıtılmış, Fenerbahçe’nin her köşesi bilfiil işgal edilmek istenmişti.
Fenerbahçe’nin özgürlüğüne kasteden bu düşmanların haricinde, daha elim ve daha vahim olmak üzere, yapılan haksızlıkları ve yargısız infazı görmezden gelen, üstelik buna destek verenler gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içindelerdi.
- Kanal kanal dolaşıp kendilerine verilen algı yaratma talimatını uygulayanlar.
- Aziz Yıldırım’ın eşkâl fotoğrafını gazeteye basanlar.
- Bu fotoğrafa basın ödülü verenler.
- Emenike’nin para sayma görüntüleri var diye feryat edenler.
- Bu ateş üfleyerek sönmez diyenler.
- UEFA’ya şikâyet üzerine şikâyette bulunanlar.
- Fenerbahçe’nin % 1 bile şike yapmama ihtimali yok diye UEFA’ya rapor verenler.
- Şampiyonlar Ligi’nden Fenerbahçe’yi men edenler.
- Maç skorlarını biliyorduk, gülerek izledik diyenler.
- Başkan’ın evden alınma görüntülerine bambaşka silah görüntülerini montajlayanlar.
- Çağlayan’da, Kadıköy’de, köprü yolunda Fenerbahçe taraftarını biber gazına boğanlar.
Fenerbahçe – Rizespor maçının olduğu gün 3 yıl süren acı ve gözyaşı dolu mücadele sonrasında hepinizin denize döküldüğü gündür. Denize döküldüğünüz yer, bu karşılaşmadan 4 gün önce 1907 tane Fenerbahçelinin 23 Nisan’da Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasını resmettiği yerdir.
Son noktayı koyup sizleri denize döken ise, bu büyük direnişin sembolü kadın ve çocuklarımızdır.”
Yüreğinize, emeklerinize ve kaleminize sağlık kıymetli büyüğüm Sn. Alp Eralp. Evet maç anılarınız, deplasman illerinin yemek kültürü ve tarihi yerleri, dik durduğunuz harika bir kariyer maceranız ve bu kariyer hayatındaki Fenerbahçe anılarınız, balık maceralarınız; bu muhteşem kitapta tüm bunların her birinde Fenerbahçe’yi bulmak harikaydı. Ancak bu üstte yer verdiğim satırlar bende bambaşka bir yere sahip oldu, okurken gözlerimi doldurdu. İçimden geçenler, yüreğimde yer alanlar bir bir sizin kaleminizden işlenmiş kitabınıza. İyi ki sizi tanımışım, bir gün bir Fenerbahçe maçını Saraçoğlu’nda sizlerle birlikte izlemek dileğimle.
Kıymetli okurlar, kitap sevdalıları ve Fenerbahçe ailem, benim üstte yer verdiğim satırlar bu kitabın içerdiklerinin bir kısmıydı, bu kitabın neleri konu aldığıydı; çok daha fazlası, buram buram Fenerbahçe kokan birçok anı ve sarının yanına lacivert koyan tüm güzellikler “Fenerbahçe Seyahatnamesi 34’te 34” te. Tüm Fenerbahçeli taraftarlara tavsiyemdir. Alınız ve kesinlikle okuyunuz. Sonra da kütüphanenizde bulunan Fenerbahçe köşesine montajını yapınız.
Atatürk’ün hangi takımı tuttuğu önemli değildir. Önemli olan hangi takımın Atatürk’ün izinden yürüdüğüdür.
Yaşa Fenerbahçe!