Maalesef ülkemizde kadının iş hayatına atılması ve kariyerinde ilerlemesi durumunda,karşısına hem aile kaynaklı hem toplum kaynaklı hem de işveren kaynaklı birçok engel çıkmaktadır. Bu engelin en büyüğü ise kadının en kutsal duygu olarak tanımladığı ‘’annelik’’ duygusunu yaşadıktan sonra karşımıza çıkıyor. Hayatta en değerli varlığı olan, ayağına taş bile değmesin dediği minik yavrusunu bırakıp işe gitmek birçok anne için şartlar koşullar gereği mümkün olamıyor. Ailesinden bakacak kimsesi yoksa, mahallesinde çocuğuna bakabilecek uygun kreş, anaokulu yoksa,  bakıcı tutacak parası yoksa çocuğun bakımı ile doğal olarak anne ilgileniyor.
Böylece iş hayatına atılan ve belki de iş hayatında çok başarılı olabilecek birçok kadın bu sebeple işine geri dönemiyor. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra da tekrardan cesaretini toplayıp iş hayatına dönemiyor, ya da istese de iş bulamıyor. Maalesef  birçok firma aynı koşullarda olan kadın ve erkek adaylar arasında daha uzun vadeli görüp erkekleri tercih ediyor. Engelleri aşarak iş hayatına atılan kadınlar da evlilik, birinci çocuk veya ikinci çocuk sebebiyle iş yaşamındaki kariyerlerinden  vazgeçiyor ve yine iş hayatından uzaklaşıyor.