Dezenformasyonun gerilimler yaratarak, demokratik kurumlara olan güveni sarsarak çevrim içi nezaketsizliği yaydığı ve toplumları kutuplaşmaya ittiği gerekçesiyle birçok ülkede yasal düzenleme yoluna gidildi. Bizim ülkemizde de kanunlar çıkarıldı ve bu konuda farkındalık oluşması adına birtakım eğitimler de verildi. Özellikle medya mensuplarının etik değerlerimize uygun hareket etmesinin gerekli olduğunu yıllardır meslek örgütleri olarak değişik platformlarda dile getiriyoruz.

Halen durumun ne denli önemli olduğu ve yapılan hataların tekrar edilmesine son verilmesinin önemi birçok meslektaşımız tarafından anlaşılamadığı veya anlasa da doğru yerine yanlışta ısrar etme alışkanlığını terk etmediğini üzülerek gözlemlemekteyiz.

Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde yıllardır hizmet eden dostlarımız, SGK çalışanlarının son EYT düzenlemesinin ardından büyük fedakarlıklar yaparak insanüstü şekilde çalıştıklarını ve birtakım haklarının verilmemesi için seslerini duyurmak istediklerini belirttiler.

İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerden arayan SGK çalışanları ve hatta dernek başkanları tarafıma birtakım belgeler ve bilgiler verdiler.

Tüm bu görüşmeler ardından ise “SGK çalışanları sorunlarını çözüm önerileriyle dile getiriyor” başlıklı bir haber kaleme aldım. Sosyal Güvenlik Müdürleri Derneği Başkanı Karanfil Uyar hanımefendi’den gelen dokumanlar, tablolar ve sorunlar ile çözüm önerilerinin yer aldığı haberim medya kuruluşları tarafından alıntı yapılarak yayınlanması medyanın haber konusuna ilgisi olarak tarafımdan değerlendirildi.

Fakat alıntı yaparak hatta bazı yayınlarda çalıntı şeklinde, ismimi geçirmeden kendi haberleri gibi başlığı da; “SGK çalışanlarından hükümete EYT isyanı” gibi klişe başlık atmaları da dezenformasyona örnek teşkil edecek şekilde kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Bu çirkin bir o kadar da medya için kara bir haber niteliğinde olan dezenformasyona örnek olan haber ardından haber kaynağımız, yapılan haber başlıkları karşısında; “biz hükümetle ne işimiz var, bizim isyanımız yok, biz sadece sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi kamuoyu ile paylaşarak sesimizi cumhurbaşkanımıza iletmek istedik. Kim bu gazeteciler neden böyle insanları ve kurumları siyasete veya başka amaçlarına alet ediyorlar.” dedi.

“SGK çalışanlarından hükümete EYT isyanı” başlığını atan medya kuruluşunun sitesine acilen giriş yaptığımızda, künyesinde herhangi bir telefon veya e-posta iletişim bilgilerinin yer almadığını ve sadece whatsapp numarası olduğunu tespit ettik. Kuruma ulaşmaya çalıştığımızda ise çalan telefonu açan olmadığı gibi geri bildirimde de bulunan olmadı.

Peki amaç nedir?

Klişe başlık hakikatin kamuoyuna aktarılmasını zorlaştırmaktır. O nedenle iletişim dilimizde gazeteciler olarak klişe başlıklardan uzak durmak konusunda eğitimler almaktayız. İletişim Fakültesi derslerinde hocalarımız klişe başlıkların gazetecilerin doğruluk ve tarafsızlık ilkelerine zarar vermesi nedeniyle kullanmamamız gerektiğini bizlere öğrettiler. Peki bizler öğrendiklerimizi unutuyor muyuz, yoksa medya kuruluşlarında haber yapan gazeteci bildiklerimiz gazeteci değiller mi?

Peki kim bunlar?!
Hakikati neden gizliyorlar?!

Örnek verdiğim haberin özünde, Sosyal güvenlik çalışanlarının sorunları ve çözüm önerileri detaylı şekilde yer alırken ve hiçbir sitem, isyan ve etik olmayan bir söylem bulunmaz iken “SGK çalışanları sorunlarını çözüm önerileriyle dile getiriyor” başlığını neden klişeleştirerek “SGK çalışanlarından hükümete EYT isyanı” şeklinde kamuoyuna servis ettiler.

Mecazi olarak mazlum nitelendirebileceğimiz SGK çalışanlarını klişe başlık mağdur etmiş ve medyaya bilgi verme düşüncelerinin gerçekleşmesi sonrasında pişman olmuşlardır. Klişe haber; mazlum olanı mağdur ederken, medyayı da mahçup etmiştir. Peki bu mağduriyetlere neden olan medya kurumu tıklamalarla reklam kazancıyla her zaman kazanan taraf mı olarak kalacak?

Kalmamalı..

Klişe haber yapan da haberi çalan da kaynak belirtmeyen de artık kazanan taraf kalmamalı, kaybeden taraf olmalı ve medyada yer almamalıdır.

Bu klişe diktatörlüğünüz ile medyanın tarafsızlık ve doğruluk ilkelerine zarar verirken, haber kaynaklarımızın da medyaya olan güvenini sarstıklarının farkında değiller mi?
Açık ve özlü bir başlığı klişe şekline dönüştürmek ve haberi yazan kişinin ismi yerine kendi ismini de ekleyerek çalıntı haberle muğlak bir durum yaratanlarla mücadele etmek tam anlamıyla dezenformasyonla mücadele etmektir.

Tarafsızlığı ile övünen biz gazetecilerin saygınlığını zedeleyenlere karşı ortak dil kullanmak gereklidir. Ya etik kurallarımıza uyacaksınız ya da medya da yer alamayacaksınız.

Siyasetçilerin dili ile haber yapanlar medyanın vahim duruma gelmesinin asıl nedenidir. Haber unsurlarıyla beraber olguları değiştirmeden objektif şekilde kullanılırsa gerçek ve inandırıcıdır. Aksi durumda haber olmaz ve haber olarak anılmaz.

Tarafsız, yandaş olmayan ve ideolojiden uzak bağımsız haber oluşturan tüm gazetecilere selam olsun…