Herkes bir şekilde ölecek. Ancak kimi ölümler arkasında birçok problem bırakabiliyor ya da ölen kişinin hayatında isteyip de yapamadıklarının mezara kalmasına neden olabiliyor. Kardeş bağlarının ya da karı-koca bağlarının sıkı olmadığı aile ilişkilerinde kimisi ölümünün ardından, arkasında mirasının kavgasını yapan evlatlar, kimisi daha cenaze günü planlara başlayan bir eş bırakabiliyor. Kimisi ise biraz daha çalışayım da emekli olunca şunu yapacağım derken, o hayalini yapamadan ölebiliyor.

Bugün incelemeye aldığım “Nasıl Ölünür” ise, ölüm herkesin başına gelir ama her insan ve geride bıraktıkları ölümü farklı bir şekilde yaşar, herkes kendi yaratmış olduğu çevresinin ve ilişkilerinin koşulları altında ölür mesajını veriyor.

EMILE ZOLA

1840-1902 yılları arasında yaşamış Fransız yazar, romancı, oyun yazarı ve gazeteci Emile Zola Natüralizm akımının en önemli temsilcilerindendi. Dünya edebiyatının en ünlü yazarları arasında yer alan Zola, eserlerinde Fransız toplumunun sorunlarını dile getirmiştir.

Birçok eseri bulunan yazarın, “Nana”, “Germinal”, “Nasıl Ölünür” ve “Meyhane” en ünlü romanları arasında yer almaktadır.

Yazar, 1902 yılında, kaldığı otelin yatak odasında duman zehirlenmesinden ölmüştür.

NASIL ÖLÜNÜR

Eser beş ayrı hayata ve dolayısı ile beş ayrı ölüm hikâyesine dokunmaktadır. Okuyucular da ise bu hikâyelerden biri benim de başıma gelebilir mi sorusunu uyandırmaktadır. Kitap çok kısa ancak verdiği mesajlar çok yalın ve kusursuz olmuş.

Bu eseri okuduktan ve bu beş ayrı ölüm hikâyesini gördükten sonra Zola’nın etrafında aile bağlarının kuvvetli olmadığı, çıkar ilişkilerinin ön planda olduğu ve samimiyetsiz insanlardan oluşan bir kitle olduğunu tahmin etmek zor değil. Belki bu insanlar ailesinin içindeydi, belki de yakın çevresinde ama bu beş hikâyeyi de hissetmeden, yaşamadan veya tanık olmadan yazabilmek zor.

Kitapta yer alan beş ölüm hikâyesi neler anlatıyor, gelin şimdi bunlara bakalım.

HİKÂYE-1

Çok zengin ve varlıklı bir aile ele alınıyor birinci hikâyede ancak karı ve kocanın birbirine bağlılıkları sadece çocukları için. İlişkileri yıllar önce biten ve dost olarak kalabilmiş bir çift. Başkalarının yanında araları çok iyi olan ancak yalnız kaldıklarında odalarına çekilip yakın arkadaşlarını diledikleri gibi konuk eden bir karı-koca yapısı. Bu ailede kontun ölümü için bakanları dahi kapsayacak birinci sınıf bir cenaze töreni yapılsa da kontun karısını ilgilendiren çok da önemli bir şey yoktu…

HİKÂYE-2

Burada eşini kaybeden birinin, daha kendisi ölmeden davranışları ve tutumları ile çocuklarını miras kavgasına sürüklemesinin hikâyesi ele alınıyor. Ölüm döşeğinde bile evin harcamalarını denetlemeye çalışan ve her şeyi para olan birinin çocukları da bu psikoloji içinde mal varlıklarını tüketen, ailenin büyüğü ölse de kalacak miras ile yeniden zenginleşsek düşüncesinde olan bireylere dönüşüyor. Ve o aile büyüğünün ölmesi ile beraber çocukları ne üzüntü kaplıyor ne de cenaze töreninin önemi kalıyor, onlar cenazenin defninden iki gün sonra noterde birbirlerine karşı üç azılı düşman oluyorlar.

HİKÂYE-3

Dükkânını devredip, emekli olduktan sonra taşraya çekilip, dinleneceğinin ve rahat rahat gezeceğinin hayalini kuran bir kadın, bunun için çok çalışmak zorunda olduğunu hissediyordu. Ancak ölüm ona bu hayali gerçekleştiremeden gelmişti. Üstelik vasiyetinde tüm mirasını kocasına bırakıp, onun yeniden mutlu bir evlilik yapmasını istemesine rağmen, kocası ise cenaze nedeniyle bir gün kapalı olan dükkânın cirosunun düşmesine üzülmüştü…

HİKÂYE-4

Anne ve baba fakirdir ve hasta olan çocuklarının ölümlerini beklemektedir. Çocukları öldüğünde ise cenaze günü defin işlemi sırasında diz bile çökmeden mezarın yanından ayrılmışlardır. Hemen akşamına ise yardımseverler derneğinden çocukları için aldıkları parayı, arkadaşları ve komşuları ile bir şeyler yiyip içmek için harcamışlardır.

HİKÂYE-5

Hayatında hiç gezmemiş, hiçbir zevki olmayan ve sadece çalışarak, topraktan geçimini sağlayan bir adamın toprak oluşunun hikâyesi. Onun ölümünün ardından ise ailesi gayet sıradan bir günmüş gibi akşam yemeği için evlerine dönmüştü.

Hayat çok kısa, kimin ne zaman öleceği belli değil. Emekli olunca şunu yapacağım, biraz daha çalışırsam huzura kavuşacağım hayalleri sadece ecelin geleceği güne bağlı. Kitapta değinilen bir başka profil ise her şeyi ve tüm odağı para olan insanlar. Yine ele alınan temalardan bir başkası da sevgisiz yapılan evliliklerin hem ebeveynlere hem de geride bıraktıkları çocuklara olan zararları. Ve tüm bu anlatılanlar farklı bir ölüm hikâyesi yaratıyor.

Emile Zola’dan hayatın farkına varmamızı sağlayan, yaşamın ve sağlığın önemini hissettiren, ölümün emekli olunca değil her an kapıda olduğunu fısıldayan, para hırsının ve maddi hazların ne kadar boş olduğunu hatırlatan ve son olarak sevgi olmadan yapılan evliliklerin, samimiyetsiz çıkar ilişkilerinin bizim yarattığımız koşullar sayesinde bizi bulduğunu anlatan beş ayrı ölüm hikâyesi. Okuyucusunu düşünmeye zorlayan “Nasıl Ölünür” kesinlikle tavsiyemdir.

Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın…