Bir oyundu bu... İki kale, dört çizgi arasında tertemiz bir heyecandı. Hayat kadar akıcı, çocuklar kadar masumdu. Ama ne zaman ki paranın kiri, çimlerin kokusunun önüne geçti... İşte o gün, futbol hastalandı, yara aldı.
Ve şimdilerde o hastalığın en ağır semptomlarını İtalya’da görüyoruz.
Milano Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü kapsamlı soruşturmada yalnızca yasa dışı bahisler değil, milyonların güveni, oyunun şerefi de sorgulanıyor. Tam 5 kişi hakkında ev hapsi istendi, 1,5 milyon Euro’ya el kondu. Ama asıl yıkım, soruşturma dosyasının içinden çıkan isimler...
Sandro Tonali, Leandro Paredes, Nicolo Zaniolo, Angel Di Maria, Mattia Perin, Weston McKennie... Bu isimler birer futbolcu değil, bir sistemin çürümüşlüğüne tanıklık eden semboller artık.
Ve korkarım ki bu, aysbergin yalnızca görünen kısmı...
Bir düşünün... Geçmişte izlediğimiz o yıldızların, gece yataklarında maç sonuçlarına bahis oynadığını bilseydik, yine aynı hayranlıkla bakabilir miydik onlara? Giderek, futbolu yalnızca skor tabelasından ibaret sanan bir nesil geliyor. Futbolda giderek değer değil skor, yetenek değil şike, mücadele değil manipülasyonu önceleyen kitleler egemen hale geliyor.
Futbolun popülaritesi geçmişte zaferlerle, karakter ve masum rekabet ortamlarıyla oluşmuştu. Ama son yıllarda karakter yedek kulübesine gönderilirken, zaferler bahis kuponlarının gölgesine, masumiyet ise oransal rakamların arasında kaybolup gitti.
Tabi ki bu duru, yalnızca geçmişte siyasetin bulaştığı ve ‘Temiz eller’ operasyonuyla sarsılan İtalya’nın değil, global bir sorun olarak bu sihirli oyunun ruhuna sızan bir virüs gibi karşımızda duruyor.
Bugün yukarıda ismi geçen ve radara takılıp deşifre olan oyuncular yargılanıyor olabilir. Ancak, aslında yargılanması gereken çok daha büyük bir yapı var. Bahsi normalleştiren medya dili, futbolun içine sızan kirli sermaye, gençleri ekran başında, kupon telaşına düşüren sistem...
Artık kimse, “Saha içinde kalalım” diyemez. Çünkü o saha çoktan sınırlarını yitirmiş durumda.
Son olarak acı bir gerçeğin altını çizmekte yarar görüyorum. Bahis, futbolun sadece ekonomisini değil, kimyasını da bozuyor. Ve doğal olarak ta, kimya bozulduğunda, ne heyecan, ne altyapı umudu ne de o temaşa zevki kalıyor.
Bugün hâlâ içimizde futbolun temiz kalabileceğine inananlar varsa, bu yazı onlara gelsin. Bu bir çağrı değil, bir mecburiyettir.
Ya futbolun ruhunu kurtarırız ya da seyirci kaldığımız her gün, biraz daha yok oluşuna şahit oluruz.
Kalın sağlıcakla…