Geriye dönme imkanımız olsa, her şeye baştan başlama imkanı... Hatalarımızdan ders almış bugünkü aklımızla, acılarla edinilmiş tecrübelerimizle, "Haydi, bu olmadı, sil baştan başlıyoruz" diyebilsek kendimize!

Elbette arzuladığımız sıfırdan başlamak gibi görünse de geçmişe bugünkü birikimlerimizle döneceğimizi düşünürüz istemsiz. Yoksa yine o toy ve tecrübesiz hallerimize dönsek, muhtemelen aynı eski aklımızla aynı hataları tekrarlarız. Çünkü zaaflarımız aynı, hayallerimiz aynı, hırslarımız aynı, çünkü kişiliğimizi aynı. Biz aynı biz olduktan sonra ne kadar geçmişe dönsek geleceğimiz nokta aynı.. Üç aşağı, beş yukarı. Peki diyelim ki geriye döndük ve edinilmiş tecrübelerimizden de hiçbir şey kaybetmedik. Kendimizi geçmişe göre daha olgun, daha yetişmiş gördüğümüz, hatalarını bilen şu aklımızla replay yaptık, oyunu yeniden başlattık.. Nerelerde hata yaptığımızı bildiğimiz halde yine aynı yolları mı tercih ederdik yoksa "O yolun gidişatını gördük şimdi bu yoldan gidelim" mi derdik.

Muhakkak ki ne kadar sizi mutsuz eden konular varsa mutluluğu doyasıya yaşadığınız durunlar da olmuştur hayatınızda. Peki yeniden şekillendirmeyi hedeflediğimiz hayatımızda yine aynı insana aşık olur, aynı dostluklara mı tutunurduk. Cevap koca bir "Hayır veya belki" ise yeni seçeceğimiz yolların ve beraber yürüyeceğimiz insanların bizi mutlu edeceğini nereden biliyoruz! Belki çok daha kötü bir geleceğe yol açacak tercihlerde bulunacağız. Ve belki gelecekte şu anki durumumuzdan çok daha vahim bir vaziyette bulacağız kendimizi. Pirince giderken eldeki bulgurdan olma misali yani. Üstelik sevdiklerimiz.. Acaba yeniden kuracağımız düzende onlarla karşılaşma olasılığımız ne olacak, karşılaşsak bile aynı sıcak iletişimi kurabilecek miyiz! Yer, mekan ve koşullar duyguları değiştirir çünkü. Siz milyarder bir iş adamı olarak şu anki garson kız arkadaşınızla ne kadar samimi duygular içerisinde bir iletişim kurabilirdiniz mesela! Ve bu iletişim ne kadar gerçekçi olurdu. Oysa ki belki de o garson kız sizin şu anki hayatınızda size gerçekten değer veren, hastalıkta ve sağlıkta yanınızda olacak tek insan. Ve aslında siz de garson olduğunuz için, aynı sosyal konumlarda olduğunuz için karşılıklı olarak bu samimi duygularınız ve güveniniz oluştu bu hayatınızda. Ve bu pişmanlık duyduğunuz hayatınızda yaptığınız tek doğru şey onunla bir yuva kurmaktı belki de. Şu anki konumumuz, sevdiklerimiz ve değer verdiklerimizi bir kenarda saklı tutarak geçmişe dair pişmanlıklarımızı depreştirip "O zaman öyle yapmazdım, simdiki aklım olsaydı bambaşka hareket ederdim" demek kolay. Şimdiki aklımızla geçmişe dertlenmek kolay, akıllanıp geleceğimize şekil vermek ise çaba gerektiriyor. Ve yine her zamanki gibi kolay yollar tercih ediliyor tabii ki.

Kutsal kitapta yazdığı gibi; Şer bildiğimizde bir hayır, hayır bildiğimizde bir şer olabilir. Hayatın akışını çok sorgulamamak gerek. Vakti zamanında tercih etmediğimiz diğer yolların doğruluğunun garantisi yok. Başımıza gelen felaketlerin de aslında sebepleri çok. Bizi bugünkü aklımıza erdiren o pişman olduğumuz geçmişimiz. Bizi biz yapan geçmişimiz... Pişmanlığıyla, yanlışıyla, sevinciyle, mutluluğuyla bizim geçmişimiz.

Sonuçta kendimizle yüzleşmek zorunda kalacaksak hangi yöne gittiğimizin bir önemi de yok. Gittiğimiz her yolda kendimizi bir şekilde sorgulayacağımız ve sürekli bir memnuniyetsizlik oluşturacak kusurlar arayacağımız muhakkak. On defa da geçmise dönüp tekrar ve tekrar yeniden başlasak tercih edeceğimiz her yol, yine bizim yolumuz olacak. Eğer ki bulunduğumuz noktada hayatımızda bir şeylerin eksik olduğu, sürekli daha iyiye ve güzeline layık olduğumuz fikrinde takılı kalıyorsak, o halde geçmişimizi değil kişiliğimizi değiştirmemiz gerekir. Demek ki kişiliğimizdeki bir takım sıkıntılı durum ve tutumlar bizi bu noktaya getirdi. Geçmişi kurcalamak yerine aklı selim bir şekilde gelecekten umutlanmak en doğru olanı. Kendimizi sorgulamalı ve hatalarımızdan ders alarak geleceğe odaklanmalı.

Yalancı mıyım?