Merhaba Beste, çeşitli dizi ve tiyatrolarda oynadın. Oyunculuğun seni cezp eden tarafı ne oldu?

Merhaba, evet dizi ve tiyatrolarda oynadım. O güzelliği ve o heyecanı yaşadım. Yaşamaya devam ediyorum. İşimin sevdiğim yanı da heyecanlanmak. Her defasında hızla atan kalbim, tutkuyla çalışmaktan hiç sıkılmadığım mesleğim. 

Mesleğime aşığım. Onu düşledikçe içimde devamlı başka başka insanların hikayesini oynamak için sabırsızlanan, büyümesini istemediğim bir çocuk var. Her insanın kendine ve zamanına dair biricik hayatı var. Bu yelpaze çok geniş. Doğduğu şehir,  doğduğu coğrafya, büyüdüğü evi, ailesi, yaşadığı acıları, mutlulukları, seçimleri kısacası ona ait koca bir hayat. Beni cezp eden tarafı da bu. Kendi hayatımın dışında yabancısı olduğum hayata merhaba demek. Bambaşka hikayeleri anlatmak, derdi olan, insanlarda farkındalık yaratabilecek karakterleri oynamak. Oyuncu olmak gönül işi, sabır işidir. 

“BİR ÇOCUK İSTEĞİYLE ÖĞRENDİĞİMİZ HER BİLGİYİ,  ASLA UNUTMAYIZ”

Daha çok gençsin. Şu ana kadar kariyerini geliştirmek için nasıl bir yol çizdin?

Hayat ve zaman durağan değil. Dünyamız ve zamanımız değişiyor. İnsanların düşünceleri davranışları, her geçen gün koşullara göre değişiyor. Yenilikleri takip etmeliyiz. Konservatuvara girip oyunculuk eğitimimi tamamladım. Öğrenmenin sonu yok. Kendimi gözlemliyorum. Etrafımdaki insanları, tanımadıklarımı, yeni tanıştıklarımı, yaşanan olaylara verdiğim tepkileri gözlemlemeye anlamaya çalışıyorum. Empati kurmaya, farklı kültürleri tanımaya çalışıyorum.  Her zaman vardım mantığı ile değil hep öğreniyorum mantığı ile ilerliyorum. Sürekli okumaya kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Güne erken başlayarak zamanı iyi değerlendiriyorum. Her işin kendine göre bir sistemi var.  Bir kemancının performans gününe kadar her gün yaptığı hazırlık gibi.  Devamlı hazır olmak zorundayız. Oyuncunun enstrümanı kendisidir. Provalar. En sevdiğim. Prova aldıkça karaktere dair yeni yeni bilgiler kazanıyor ve keşfediyorum.  Farklı farklı renkleri bir araya getirmek. Okuldayken sürekli prova alabilmek, sahne çalışmak, üzerine tartışmak,  beni okuldan sonra ki hayata hazırladı. İyi bir oyuncu olmanın yolu usta-çırak ilişkisinden geçtiğine inanıyorum. Çok şanslıyım ki çok kıymetli ustalarımla bu yolda ilerliyorum. Onları pür dikkatle can kulağıyla dinliyorum. Oyunculuğa ve hayata dair değerli bilgiler öğreniyorum. 

Hayatını değiştiren yer neresi oldu?

Umut vaat eden oyuncu ödülünü elime aldığım zamandı. Ödülden çok ben de yarattığı maneviyat duygusu beni çok mutlu etmişti. Yapmak istediğini kalpten istersen yolun o tarafa doğru evrilir. İstedim ve başardım.  Takdir görülmek, beni onure etmişti. Liseler arası tiyatro yarışmasıydı. Ekip olmayı, birlik beraberliği sonuna kadar hissettiğim, tatlı bir telaş vardı üzerimizde. Sahneye çıktığımda her şeyi unutuyor. O anda yaşanılan hazzın tadını çıkartıyordum.  İsmim söylendiğinde nasıl yürüyüp gittiğimi bile hatırlamıyorum. O kadar heyecanlıydım.  İçimdeki kıvılcımları başlatmıştı. Artık biliyordum oyuncu olmalı, konservatuvara girmeli, eğitimini almalıydım. Öncelikle bu isteğimi ailemle paylaşabilicek şansı yaratmıştı. Yoksa ailemi ikna etmek zordu. Zira oyunculuk meslek olarak seçilmemeli, hobi olarak yapılmalıydı. Ödül bana konservatuvarın kapısını açtı. Ve ben yoluma devam ettim. Benim bu yolculukta ki unutamayacağım anılarımdan biri.

“ALKIŞLAR, HEYECANIMI SÜREKLİ YAŞATAN EN GÜZEL RİTİM”

İlk kez sahneye çıktığında ne hissettin?

11 yaşlarında tanıştım sahneyle. Sonra arkası geldi. İngilizce öğretmenimizin bizleri gruplar halinde ayırarak, İngilizceyi daha iyi öğrenebilmek için oyunlar hazırlamıştık. Grubumu organize edip, devamlı buluşma saati ayarlıyordum. O gün geldiğinde çok keyif alarak oynamıştık. Ailelerimizi, arkadaşlarımızı, davet ederek küçük bir sahnede oynadık. Seyircilerden gelen kahkahalar, alkışlar öyle güzeldi ki. O an hissettiğim o duygunun peşinden koştum. 

Daha sonra profesyonel olarak Eskişehir'de Şehir tiyatrolarında Haldun Dormen'in yönettiği  Lüküs hayat oyunu ile sahneye çıkmıştım. Büyüleyiciydi. Sahnenin büyüklüğü, orkestra, ışıklar, kostümler. Oyunun ilk dansı bizimle başlıyordu. Perdenin yavaşça açıldığı an, seyircilerle göz göze gelme anı, oyuncuların ortak enerjiyle hareket etmesi, seyircilerden aldığımız reaksiyonlar. Alkışlar. Heyecanımı sürekli yaşatan en güzel ritim. 

Sen de genç yeteneklersin. Bugün oyuncu olmak isteyen birçok genç var. Bana öyle bir şey söyle ki, seni diğerlerinden ayıran fark nedir?

Oyunculuk benim bitmeyen sevdam, dilime dolanmış sözüm, kulağımdaki fısıltı. Çalışkan ve kararlıyımdır. Bu yoldan geri dönmeyecek kadar seviyorum işimi. Oynarken çok eğleniyorum. Sürekli oynamak istiyorum. Oyunculuk için şans, yetenek tabi ki önemli. Ama çoğunluk kısmı çok çalışmaktan geçiyor.  Güzellik, ne kadar iyi göründüğün, seni bir adım öne ilerletebilir. Ama disiplinli ve çalışkan değilsen, aynı yerde kalmaya devam edersin. Her türlü yorgunluğu göze almak gerekir. İşinizi seviyorsanız, o yorgunluğu yaşamıyorsunuz bile. Kendi sınırlarımı zorlamaya çalışıyorum.  Hep daha iyisi için çalışıyorum. 

Karaktere girerken nasıl hazırlanıyorsun?

Öncelikle oynayacağım karakterler hakkında bilgi sahibi olmak için araştırmakla başlıyorum. Oyunu, dönemini, yazarını, karakterin kim olduğunu, nerede yaşadığını, zamanı, nedenini, mesleği, seçimleri, istedikleri, ailesi, vs ona dair eylemler ve fikirler bulmaya çalışıyorum. Karakter hakkında devamlı sorular sorup, ne cevap verirdi, nasıl davranırdı, iyice irdeleyerek sorguluyorum. Empati kurarak, kendi deneyimlerimle ilişkilendirerek karakteri ve kendimi anlamaya başlıyorum.  Daha sonrası için provalar aldıkça, denedikçe değişmesine, ilerlemesine izin veriyorum. 

Bu zor yolculukta keşke içime bu ateş düşmeseydi dediğin yerler oluyor mu?

Nefes aldığım sürece umut hep vardır. Umutsuz olduğum zamanlarım oldu. Kendime daha çok acımasız davrandığım zamanlardı. Ama düştüğüm yerden hep kalktım. Hayata, olanlara iyi yanından bakmayı öğreniyorum. Ben pozitif oldukça yüzümdeki tebessüm çoğaldı. Hayata ve insanlara olan bakış açımın değiştiğini gördüm.  Her işin zorluğu var. Mücadele etmekten hiç vazgeçmedim. Vazgeçmeyecek kadar cesaretim var. Yorulmayacak kadar enerjim var. Koyduğum hedefe yürüyecek sabrım ve azmim var. Zorlukların, bana ve oyunculuğuma dair çok şey kattığını düşünüyorum. Daha perspektif bakmamı sağlıyor.  Oyunculuk dışında başka başka işlerde de çalıştım. Bunun meyvesini almaya devam ediyorum. İnsanlarla olan ilişkimi güçlendirdi. Hayat karamsarlık ve umutsuzluk için çok kısa. Her şey gelip geçiyor. Önemli olan bugünü yaşamak.  Bu noktada elimden gelen en iyisini yapıp, gerisini akışa bırakmak. Hayırlısı ne ise o oluyor. 

Sence tiyatronun o eşsiz heyecanını kamer karşısında duyduğun heyecandan ayıran şeyin adı nedir?

İkisini birbirinden ayırarak haksızlık yapmış olurum. Teknik farklar var aralarında. Tiyatronun büyüsü kıymeti çok büyük. Oyunumuzun başlamasına son 5 dakika. Kuliste bu sesi duymak,  benim için heyecandan daha öte. Tiyatro bir er meydanı. Her şeyinizle ordasınız. Seyirci ile karşı karşıya nefesler tutulur. Zaman su gibi akıp geçer.  Tiyatro,  bir oyuncu için büyük bir evdir. Perde açıldığında oyuncu bölmeden kesilmeden performansını sergiler. Seyircilerin tepkileri, alkışları. o eşsiz anlar. Tiyatro da bazı anlar vardır ki çok değerlidir. Oyuncu sahnedeyken yaşadığı ufak hataları, seyircinin tebessümü ve alkışlarıyla oyuncuya destek olur. Onu motive eder. Tiyatro seyircisiz olmaz. 

 Kamera önü ise başka bir dünya.  Ses, mikrofon, kamera açıları, sahnelerin kesilerek çekilmesi, tiyatrodan ayıran teknik farklar. Daha fazla kitleye ulaşıyor. Evlerimize ailelerimize. Şehirlerden kırsal kesime kadar uzanan zincir. Kendi içinde heyecanı hazırlığı daha başka.  Kamera önünde ise yönetmenin oyun demesiyle başlar.  Yönetmenimizin direktifleri ile heyecanımı kontrol edip istenilen oyunu en iyi şekilde oynamaya çalışıyorum. İkisini de deneyimlediğim için çok mutluyum. 

Söz konusu karakteristik özelliklerin olduğunda asla taviz vermeyeceğin şeyler var mıdır?

Dürüstlük, içinde çok şey barındırır. Sorumluluk sahibi olmak, sözünde güvenilir olmak. Yalan söylemeyi, idare etmeyi beceremiyorum açıkçası. Yalan söylendiğini fark ettiğim an oradan uzaklaşmak istiyorum. Bir de haksızlığa uğramak.  Bu koşullarda çok sık yaşadığımız bir durum. Göz göre göre bu duruma göz yummak çok can sıkıcı.  Kabul edemediğim şeyler. 

Seni anlatacak bir replik var mı?

Seni öldürmeyen şey güçlü yapar. 

Hedeflerime yürümekten asla vazgeçmeyeceğim. Vazgeçenler kaybedenlerdir. Hayallerime kavuşmanın yolu kendime inanmaktır. 

“HEDEFLEDİĞİM YERE YAKLAŞTIKÇA HEDEFİM UZAKLAŞIR”

Hakkında en çok ne söylenilmesi senin hedeflediğin yere vardığını gösterir?

Ben sonuç odaklı değil. Süreçte kalmayı, değişen koşullarla kendimi beslemeyi, üstüne katarak ilerlemeyi öğreniyorum. Ben oldum mantığı ile değil, öğreniyorum mantığı ile ilerliyorum. 

Her karakterin hakkını verebilen, çalışkan, azimli en önemlisi duyarlı biri olarak anılmak isterim. 

Bir oyuncu olarak nasıl bir izleyicisindir. Saatlerce televizyon başında dizi-film izler misin?

Her şeyden biraz biraz izliyorum. Fikir sahibi olmak için takip ediyorum. 

Filmlerde anlık performanslar beni çok heyecanlandırıyor. Natalie Portman'ın Siyah kuğu filmindeki performansından çok etkilenmiştim.  Merly Streep hayranıyım.

Bu yola çıkarken bir oyuncu adayının ilk basamağı ne olmalı? Senin bu yolculuktaki ilk adımın nasıl oldu?

Bu yola çıkarken bir oyuncu adayı öncelikle ne istediğini bilmeli. Önce kendine sormalı, bu işi ne kadar istediğini. Oyunculuğun disiplin ve çok çalışmaktan geçtiğini, sabır ve yürek işi olduğunu unutmadan, kendine inanmalı hata yapmaktan korkmamalı.  Bu yol uzun bir yol. Eğitimini almalılar. Merak edip sorular sormalılar, sorgulayıp üretmekten vazgeçmemeliler.  Ben oyunculuğu meslek olarak yapmak istediğim de eğitimini almak istedim. Konservatuvara girdim. Halen merak etmeye, araştırmaya, keşfetmeye devam ediyorum. 

Beste’yi anlatan, kariyerini, hedeflerini, hayallerini, geleceğini simgeleyen renk hangisi? Neden?

Mavi 

Benim ideallerim gibi uçsuz bucaksız gökyüzünün rengi. 

Karadeniz gibi inatçı ve dalgalı 

Beni en iyi anlatan renk. Aynı zamanda benim en büyük destekçim annemin gözlerinin rengi de mavi.  Annem olmasaydı hayallerime adım atamazdım.  

Hayat bir oyun yeri sen de bu oyun yerindeki oyunculardan birisin. Herkes kendi payına düşen karakteri alıyor olsa sen bu yolculukta kim olmak isterdin?

Süper güçleri olan bir karakter olmak isterdim. 

 Gücümle çocuklara, kadınlara, hayvanlara yapılan şiddete, tacize engel olurdum. Erkek egemen toplumda kadınların haklarını daha iyi korumak için gücümü kullanırdım. Kız çocuklarının okumalarını sağlardım. Çocukların, çocukluklarını yaşayabilecekleri yaşam alanı sağlardım. Kısacası dünyanın daha yaşanabilir olmasını isterdim. Birleştirici özelliği olan sevginin bizi bir araya getirebiliceğine inanıyorum. Ben yaşarken insanların hayatlarına dokunabilmek, duyarlı kalabilmek, yapabildiğimin en iyisini yapabilmeyi istiyorum. İnsani duygularımı kaybetmeden ilerlemek istiyorum.