(Bu yazı, bir önceki yazının devamı niteliğindedir)

Dünya, rasyonel diplomasi gerektiren bunca krizle karşı karşıya iken Ukrayna konusunda yaşanan anlaşmazlık yüzünden BM 5 daimî üyesinden dördünü oluşturan Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere’nin, Birleşmiş Milletler Genel Kurul Toplantısı’na katılmayarak tepki göstermiş olmaları dünyanın geri kalanı için hiç adil değil. Küresel Güney ülkelerinin adil bulmadığı diğer husus ise dünyadaki en büyük krizin Ukrayna -Rusya Savaşı olmamasına rağmen toplantının odak noktasının Rusya’nın Ukrayna’yı işgali olmasıdır. Bu yılki genel kurul, BM’nin 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi’ne ve bunların uygulanmasında ilerleme sağlanamamasına dikkat çekmeyi amaçlıyordu.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, insanlık için barış ve refahın ortak planı olarak tasarlandı. Bu hedeflere ulaşma noktasında uygulanabilirliğin, mücadele gücünün ve beklenen olumlu sonucun tüm dünya ülkeleri için aynı oranda olamayacağı herkesin malumu olsa da gelişmekte olan ülkelerin bu toplantıda konuşulan konulara büyük güçlerden daha fazla önem verdiği de ortadadır. Daimî üyeler bu toplantıyı ne kadar küçümsüyorsa gelişmekte olan ülkeler o denli önemsiyor.

Çoğu, gelişmekte olan dünya ülkelerine yönelik planlanan iklim değişikliği, evrensel sağlık hizmetleri, salgına hazırlık ve kalkınma finansmanı gibi konuların ele alındığı zirveler, buradaki hedefler uygulansa da uygulanmasa da güçlenmeye çalışan ülkelere yeni ufuklar açtığı için takibe değer durumdadır. Bunlardan daha önemli olan husus ise BM Genel Sekreteri’nin de dediği gibi savaş zehrinin dünyamıza damla damla bulaşıyor olmasıdır.

Dünyamızın, 1945’ten bu yana en yüksek sayıda şiddetli çatışma ile karşı karşıya olmasının yanı sıra Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin diğer ülkeler üzerindeki sonuçları, gıda fiyatlarındaki artış, küresel ekonomik kriz, yangınlar, rekor sıcaklıklar, doğal afetler, benzeri görülmemiş sayıda göçmen ve sığınmacı sorunlarına rağmen tek küresel sorunun Ukrayna Savaşı gibi gösterilmesine, toplantıya katılan 193 ülkenin çoğunluğu tepki gösterdi. BM Uluslararası Kriz Grubu Direktörü Gowan’ın dediği gibi Ukrayna’ya sempati duyanlar bile barış görüşmelerinin bir an önce yapılarak bu sorunun bitmesini ve dünyayı kıyamete götüren asıl sorunlara hızlı bir şekilde odaklanılmasını bekliyorlar.

“Küresel Güney” olarak bilinen Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki öncü birçok ülkenin diplomatları, genel kurulda, Ukrayna’daki savaşa yapılan küresel vurgudan dolayı büyük hayal kırıklığı yaşadıklarını, bu sorunla ilgilenildiği kadar kendi ülkelerindeki krizlerle ilgilenilmediğini, çözmeye çalıştıkları krizlere yeterli finansman sağlanmadığını bildirdiler.

Gıda güvensizliği gündemin üst sıralarında yer alıyor. BM Dünya Gıda Programı, "Dünya çapında yeterli yiyecek bulamayan insan sayısı modern tarihteki en yüksek seviyeye ulaştı" dedi. Şirketin genel müdürü Cindy McCain, 700 milyon insanın tekrar ne zaman yemek yiyeceklerini veya yemek yiyip yemeyeceklerini bilmediğini söyledi.

Bu zorlukların yaşandığını kabul eden BM ise onların taleplerine devlet borçlarının yükünü hafifletecek ve BM’nin sağlık, yaşam koşulları ve eğitimde eşitlik hedeflerine ulaşmalarını kolay kılacak görüşmeler planlayarak karşılık verdi. Fakat pek çok diplomat bu atılımların gerçekleşeceğine inanmıyor. BM Genel Sekreteri’nin de itiraf ettiği gibi bu sorunlara uzun yıllardır sağlam bir çözüm üretilemiyor. Bazı uzmanlar ise BM’ye odaklanmanın her zamankinden çok daha zor olduğunu düşünüyor.

Küresel Güney ülkelerinin şikâyet ettiği bu sorunlar, BM üye ülke liderlerini bir araya getirme zorluğundan kaynaklanmaktadır. Ayrıca Küresel Güney ülkelerinde ABD ile Çin arasında yaşanan müttefik kazanma rekabeti, BM’nin dünyanın en acil sorunlarına çözüm bulmak için tarafları bir araya getirme becerisini de baltalamaktadır. BM’de giderek derinleşen ayrılıklar, Küresel Güney ülkelerini daha da endişelendirmektedir. Daimî üyelerin toplantıya katılmamış olmaları, BM’nin dünyadaki rolünün zayıfladığı yönündeki korkuları arttırmıştır. Zira BM Genel Kurul Toplantısı’nın asıl önemi, toplantıda konuşulanlar değil liderlerin, müttefik ve düşman ülkelerin buluşması için yarattığı fırsatlar ile sorunların çözümünde umut uyandırıyor olmasıdır.

BM Uluslararası Kriz Grubu Direktörü Gowan, Birleşmiş Milletler’in başıboş kaldığının farkında olduklarını dile getirerek "Ama bu BM'nin hatası değil. Guterres'in örgüt için iddialı ve düşünceli bir gündemi var; yapay zekanın düzenlenmesi ve iklim değişikliğiyle mücadele gibi konuları vurguluyor." dedi. "Ancak BM diplomasisini şekillendiren büyük güçler başka yerlere odaklanmış durumda ve savaş ve sıcak krizlerin olduğu bir dönemde uzun vadeli küresel sorunlara ilişkin anlaşmalar yapmak zor." ifadelerini kullandı. Gowan’ın ve BM Genel Sekreteri’nin açıklamaları da Küresel Güney ülkelerinin endişelerinde haklı olduklarını bir kez daha ortaya koymaktadır.

Değerli okur! Bu yazının devamı niteliğinde olacak bir sonraki yazımda, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu gibi toplantıların sunduğu koridor diplomasisinin, gelişmekte olan ülkeler için neden büyük önem taşıdığı konusuna değineceğim. Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.