Birleşmiş Milletler kan kaybediyor
Dünya’nın en gözde yıllık diplomasi buluşması Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda önemli devamsızlıklar dikkat çekti. Birleşmiş Milletler’in daimî üyelerinden ve en güçlü ülkelerinden olan Rusya, Çin, Fransa, Birleşik Krallık liderlerinin genel kurul toplantısına katılmaması diplomaside önceliklerin değiştiğini gösterdi. New York’ta gerçekleşen toplantıya katılan tek daimî üye devlet başkanı ABD Başkanı Joe Biden oldu. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimî üyesinin dördünün toplantıya katılmaması giderek parçalanan bir dünyanın göstergelerinden biri olabilir. Daimî üyeler dışında konuşmacı listesinde yer almayan önemli isimlerden biri de Hindistan Başbakanı Narendra Modi oldu. Yakın zamanda bölgesel bir zirveye liderlik eden ve yine yakın tarihte Çin’e seyahat eden Modi’nin toplantıya katılmamış olması dikkat çekti.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky’nin konuşmasını dünyanın en önemli 5 büyük gücünden dördü duyamadı. Rusya’yı burada ayrı tutmakta fayda var zira Putin’in toplantıya katılmamasının asıl nedeni Ukrayna’lı çocukların sınır dışı edilmesiyle ilgili savaş suçlarından dolayı Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında çıkarılan tutuklama emri nedeniyle ABD’de tutuklanma tehlikesini göze alamamış olması olabilir. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ise Genel Kurul’a zaten hiç katılmamış, uzaktan konuşmayı tercih etmiştir. Bu iki liderin ortak diğer özelliği ise ABD’nin hegemonyasını kınamaları ve Batı’nın hâkim olduğu uluslararası yapıya karşı çıkıyor olmalarıdır. Bu iki ülkenin toplantıya katılmamış olmasını fırsat olarak görenler de var. BM Uluslararası Kriz Grubu Direktörü Richard Gowan, Çin ve Rusya devlet liderlerinin katılmadığı bir genel kurulun ABD açısından iyi bir şey olduğunu, Biden’ın batılı olmayan liderler ile bağlarını güçlendirmeye çalışması için iyi bir fırsat olarak gördüğünü açıkladı.
Rusya ve Çin başkanlarının, Hindistan Yeni Delhi’de yapılan G20 Zirvesi’ne de katılmadıklarını göz önünde bulundurunca genel kurul toplantısına katılmamalarını olağan karşılayabilsek de Fransa ve Birleşik Krallık için aynı şeyi söylemek zor. Bu yıl Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak toplantıya gelmedi. Britanya Kralı Charles’ın, Fransa’ya yapacağı ziyaret ve papalığın Marsilya’ya yapacağı ziyaretin zamanlaması tüm dünyada şüphe uyandırdı.
Dünyadaki birçok diplomat, büyük güçlerin toplantıya katılmamış olmasını Birleşmiş Milletler’in artık çok taraflılığın ana platformu olmayacağı sinyalini verdiğini düşünüyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, dünya çapında giderek daha da büyüyen çatışmalar ve krizlere rağmen devamsızlık listesindeki kayda değer yokluğun endişe verici olduğunu dile getirdi.
New York Times, genel kurul öncesinde Guterres’in şu ifadelerini aktarmıştı: “Kötüleşen iklim krizi, gitgide tırmanan çatışmalar, artan eşitsizlikler, dramatik teknolojik aksaklıklar ve küresel yaşam maliyeti krizi gibi insanlığın büyük zorluklarla karşı karşıya olduğu bir zamanda toplanacağız. İnsanlar, bu karmaşadan çıkmanın bir yolunu bulmaları için liderlerinin gözlerinin içine bakıyor”
Geçen sene dünyanın giderek daha fazla bölündüğü mesajını veren Guterres’in söylediği her şey doğru ve bu yılki toplantıda olanlar bu alarmın gerçek olduğunun bir göstergesi olabilir. Hatta BRICS’in altı yeni ülkeyi kapsayacak şekilde büyümesi ve G7 ile G20 toplantılarına katılımın son zamanlarda üst düzey olması, bu platformların birçok ülke için BM Genel Kurulu’ndan daha verimli olabileceğini gösteriyor. Bu yılki kayda değer devamsızlığın BM organlarını etkileyen bir krizi yansıtıyor olması uluslararası sahnenin çökmekte olduğu algısını yarattı.
Yazımın bir sonraki bölümünde Küresel Güney ülkelerinin Birleşmiş Milletler’e olan güven kaybının nedenlerine değineceğim. Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.