Bu hafta kıymetli dostum Esra Kapılı ile henüz çok yeni olan, 10.03.2023 günü yayımlanan ve yazarın ilk kitabı olan ‘’Bahanelere Sığınmak Yok’’ üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Kitapta merak uyandıracak kısımlardan ve okurken aklıma takılan bazı konularla ilgili kendisine sorular sorma fırsatı buldum ve Esra Hanım’da bu sorulara çok içten ve dolu dolu cevaplar verdi.
Kendisini bu kitabı üzerine ocak ayında kitap kulübümde konuk etmiştik ve yaklaşık yirmi kişi ile çok keyifli bir edebiyat gecesi gerçekleştirmiştik. Kitabını ilk kez o zaman derinlemesine masaya yatırma şansını elde etmiştim. İkincisi ve daha keyifli olanı bu röportaj oldu. Çünkü hem kendisi hakkında hem de kitabı hakkında birçok detaya ulaşmış oldum.
Esra Hanım, kitabınızın girişinde “Yazar Hakkında” diye bir bölüm var ancak burayı okumayanları ya da henüz kitabınızı okumayanları da düşünerek, kendinizden biraz bahseder misiniz?
Kırklareli ilinin Pınarhisar ilçesinde doğdum. Ve artık bir zamanlar yaşamayı hayal ettiğim İstanbul ilinin Üsküdar ilçesinde yaşıyorum. Kurumsal bir şirkette insan kaynakları departmanında “Bordro ve Özlük İşleri Uzmanı” olarak çalışıyorum. Yaklaşık bir yıldır kıymetli kişisel gelişim koçumdan eğitimler alıyorum ve kişisel gelişim ile ilgili harika farkındalıklar yaşıyorum. Bir yandan da ikinci kitabımla ilgili çalışmalar yapıyorum. Yazı yazmak benim tutkum. Ancak yazı yazmanın yanında bazı hobilerim de var. Şiir seslendirmek, şarkı söylemek, yurt içi ve yurt dışı kültür turlarına katılmak, fotoğraf çekmek gibi.
“Bahanelere Sığınmak Yok” kitabınızı yazmaktaki amacınız neydi? İlham aldığınız bir olay oldu mu? Okuyucunuza vermek istediğiniz genel bir mesaj var mıdır?
Üniversiteden sonra kitap yazma hayalim vardı fakat kitabı yayınevine bastırmak gibi bir hayalim yoktu. Kişisel gelişimim ile ilgili eğitimler aldıktan sonra, kitabımı yayınevine verme kararı aldım. Aslında ilk başta babam hayattayken, kendisine kayda değer bir hediye vermek için bir kitap yazma hayalim vardı ve kitabımı matbaaya verip sadece tek bir baskı ile bir tek babama hediye etmeyi düşünüyordum. Sonradan yaşadığım deneyimlerimin üniversiteden yeni mezun kişilere, iş arama sürecinde olan kişilere ve meslek değiştirmek isteyen fakat cesaret edemeyen kişilere de faydalı olması adına kitabımı çıkarma kararı aldım. Kitabımı yazarken, gün içerisinde yaşadığım olaylardan, anılarımdan, eğitimlerimden ve ailemden ilham aldım. Okuyucularıma vermek istediğim mesaj, cesaretli olmaları, hayallerinin peşini bırakmamaları ve hedeflerini yaparken kesinlikle hedef bitiş tarihini de belirleyerek gerçekleştirene kadar asla pes etmemeleridir.
Kitabın ismi olan ‘’Bahanelere Sığınmak Yok’’ nereden geliyor, bu ismi seçerken neyi düşündünüz?
Ben kitabımı yazmayı pandemi sürecini yaşayana kadar sürekli erteliyordum. Sürekli bahanelerim vardı ve fark ettim ki, bahanelerimden dolayı bu hayal gerçek olmuyordu. Kitabımı yazarken de kendime bir slogan buldum. Sloganım da şuydu: “Bahane üretme, görünür olmak için üret.” Kitap bittikten sonra kitabın isminin, yayınevimle birlikte “Bahanelere Sığınmak Yok” olmasına karar verdik.
Kitabınızın yazımını ne kadar sürede tamamladınız?
Kitabıma yaklaşık olarak pandeminin hayatımıza girmesi ile başladım. Ancak yazımını iki buçuk ayda tamamladım.
Gıda teknikerliğinden, insan kaynaklarına. Zor şartlar altında, terazide olumsuzlukların ağır bastığı bir koşulda, umudun kaybedilebileceği bir zamanda, hepsini yenerek terazide daha ağır basan bir Esra. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Gıda teknikerliği ile insan kaynakları mesleğinin arasında aslında, yakından ve uzaktan hiçbir ortak yan bulunmamaktadır. Öncelikle işletme lisans öğrenimimi tamamladım. Bu süreçte insan kaynakları mesleği ile ilgili teknik bilgi ve becerimi geliştirebilmek için eğitimlerle kendimi donattım. Sonra iş arama kısmına geçtiğimde tam olarak yüz elli mülakatım olumsuz sonuçlanmasına rağmen, vazgeçmedim ve sonunda başardım. Kırklareli ilinden İstanbul’a yerleştim. Hepsini ayrı ayrı düşünürsek, ardında ciddi anlamda bir mücadele var ve bedelleri ağırdı. Neticeye baktığınızda, her hayalim sırası ile gerçek oldu.
Akıllı azimle her şey mümkün olur.
Kitabınızda başlık başlık birçok konuyu ele almışsınız. Ele aldığınız bu hikâyelerden sizce en iyisi ya da en özeli hangisidir? Ve bunun nedenini söyler misiniz?
En güzeli diye söyleyemem ancak, “Mobbinge Maruz Kalmak” isimli yazımla ilgili şunu söyleyebilirim, kimse tam anlamıyla cesaret göstererek bu konu üzerinde olanı biteni yazıya dökmek istemiyor. Çevremden mobbing üzerine çok fazla hikâye dinlemiş olmama rağmen, yazıya dökmeye cesaret edemeyen kişileri de düşünerek, tüm gerçekliği ile cesaret göstererek yazdığım bir bölüm oldu. Bu yüzden benim için özel bir bölümdür.
Aslında benim de kitabınızda en ilgimi çeken yer “Mobbinge Maruz Kalmak” oldu. Çünkü Çanakkale’de çalışmış olduğum bir fabrikada kendim de bizzat mobbinge maruz kaldım ve sonrasında kesinlikle kurumsal şirketlerde çalışılması gerektiğine karar verdim. Kitabınızın otuz dokuzuncu sayfasında bu durumu Sun Tzu’nun harika bir cümlesi ile özetlemişsiniz. Bu konu hakkında biraz sizden tavsiye alsam?
Tek tavsiyem etki alanınıza odaklanın ve bu tür insanlara daima gülümseyin. Elinizden gelen her şeyi yaptıysanız, son demine kadar mücadelenizi de verdiyseniz ve yine olmuyorsa, Jim Rohn tarafından söylenmiş çok sevdiğim bir söz var, onu söylemek istiyorum: “Bulunduğun yer seni memnun etmiyorsa, yerini değiştir. Ağaç değilsin.”
Kitabınızda Mümin Sekman ile olan bazı diyaloglara yer vermişsiniz. Kendisi ile özel bir bağınız ya da bir projeniz var mı?
Mümin Sekman’dan iki defa “Gelişim Grubu” adında “Başarı Eğitimi” aldım. Ardından da “Rağmenciler Eğitimi” aldım. En sonunda da öğrendiklerimi daha çok kişiyle paylaşarak faydalı olabilmek için “Her Şey Seninle Başlar” lisanslı eğitmenlik eğitimini aldım. Mümin Sekman’ın “Her Şey Seninle Başlar” kitabı, 1.325.000 baskıya ulaşarak, Türkiye’de rekor kırmıştır. Ben de onun öğrencileri arasında olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Mümin Sekman’dan aldığım eğitimlerden sonra hayatımda kendimle ilgili çok büyük farkındalıklar yaşadım. Şimdi ise “Her Şey Seninle Başlar” lisanslı eğitmenleri arasında olduğum için çok mutluyum.
İnsanların hayatlarına sizce nasıl dokunabiliriz? Kitabınızda bununla ilgili ara ara güzel paragraflar okudum. Mümkünse bunlardan biraz bahseder misiniz?
Dinlemek iletişimde çok önemli. İnsanları dinlemeden onların hayatına dokunamayız. Önemli olan da insanları yargılamadan dinlemek. Yargılamadan dinleyebilirsek, hayatlarına da etki edebilecek güçlü sorularla, onların farkındalıklar yaşamasını sağlayabiliriz. Farkındalık yaşamalarına etki edebiliyorsak zaten hayatlarına da dokunmuş oluyoruz. Ayrıca ağ değil, bağ kurmak önemli.
Önümüze çıkan engellerle nasıl mücadele edebiliriz? Çünkü kitapta ele alınan temel konulardan biri de bu.
Hedefimize odaklandığımızda, etki alanımıza odaklandığımızda, profesyonel koçluk, profesyonel başarı üzerine de eğitimler alarak kendimizi donattığımızda, engellerin bir bir ortadan kalktığını da görebiliyoruz. Odağımızı başarı üzerine tutabilirsek, düşüncelerimiz de bu şekilde değişecektir.
Daha entelektüel bir ülke ve daha entelektüel bir gelecek nesil için neler yapmamız lazım?
Çok okumamız gerekiyor ve bu okuma alışkanlığını gelecek nesillere de kazandırmamız gerekiyor. Her şeyi araştırmak, sorgulamak ve öğrenmek için çabalamamız gerekiyor. Hedef odaklı çalışarak, disiplinli ve planlı olmalıyız. İrade gücümüzü boş şeylere değil, verimli işlere harcamaya özen göstermeliyiz. Sosyal medyanın daha verimli konularda kullanılması teşvik edilmeli. Sonrasında ise tüm bu konularda gelecek nesillerin de aynı özveride bulunması için mücadelemizi vermeliyiz.
O zaman her yazar röportajımdaki klasik sorumla geliyorum. İkinci kitabınız gelecek mi? Hazırlık durumunuz nedir?
Hazırlıklara başladım ancak henüz zamanı var.
Esra Hanım tüm sorularıma en içten şekilde cevaplar verdiğiniz için teşekkür ederim. Kitabınızla ve sizinle ilgili birçok bilinmeyeni keşfetmiş olduk.
Ben teşekkür ederim Uğur Bey, benim için de çok keyifli bir röportaj oldu. Sanırım üç saat olmuş ve bence çok verimli bir kitap sohbeti gerçekleştirdik.
Kıymetli okurlar, ‘’Bahanelere Sığınmak Yok’’ umutsuzluğa düşmüş, yeni hedefler belirlemiş ve bunları gerçekleştirmek için motive olmaya ihtiyaç duyan, kariyer değişikliği yapmak isteyen ancak cesaret edemeyen, hayatın içinde zorluklarla mücadele eden herkes için itici bir güç diyebilirim. Lise ve üniversite okuyan öğrenciler için de hayata atılmadan önce çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Hedef belirlendiğinde, öz disiplin ve motivasyon sağlandığında, tüm bunlar sürdürülebilir olduğunda başaramayacağımız hiçbir şey yok. İstediğimiz bir kapı açılmamışsa bu başarısızlık değildir, bir başka kapının açılacağının habercisidir. O yüzden bahanelere sığınmak yok. Yeter ki isteyelim, inanalım ve inandığımız bu hedef doğrultusunda pes etmeden mücadele edelim.
Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın…