Türkiye’nin son zamanlarda ülkeler arasında denge siyasetini genişlettiği dönemden geçerken, yaşanılan kritik meseleleri gözden kaçırmamız gerekiyor.

Dün gerçekleşen Rus donanmasının Şükrü Okan adlı Türk mürettebatlı kuru yük gemisine akıl almaz bir biçimde Türkiye sınırının hemen yakınında operasyon yapması ve Türk yetkililerinin bu olay karşısında cevapsız kalması genişletilen denge siyasetinin eksik kalan yanlarından biri.

Rus donanmasının yaptığı yanlış sonrası Rusya’dan nota alınmalı ve buna karşılık Türkiye’nin de boğazlardan geçen Rus gemilerine karşı aynı denetimi yapılmalıdır.

Karşı cevap verilmediği durumda bu durum sadece diplomasi çemberine hapsolmak anlamına gelir ve ülke olarak gereken cevabı vermememiz bizi “güç dengesi” sınırından dışarı atar.

Bir diğer mesele ise 2020 yılından beri hararetli ilişkiler yaşadığımız ancak son zamanlarda ılıman bir ilişki havasına girdiğimiz Yunanistan ile olan denklemimiz…

Yunan tarafı iyileşen ilişkilerden memnun olsa da aslında bu durumun ABD hegemonyasından kaynaklandığını düşünüyor.

Yunanistan, ABD ve kendisi arasında yapmış olduğu Karşılıklı Savunma Anlaşması çerçevesinde ABD’nin başta Dedeağaç olmak üzere adalarda göstermiş olduğu askeri varlığının Türkiye’yi Yunanistan ile iyi ilişkilere yönlendirdiğini savunuyor.

Özellikle kendi halkını genellikle negatif yönde kışkırtan haberler paylaşan Yunan basını son zamanlar da Türkiye-Yunan ilişkilerinin düzelmesini böyle yorumluyor.

ABD’nin Türkiye’yi diplomatik yollarla yönlendirme ile kullandığını iddia ediyor.

Özeleştiri yapmamız gerekirse verdiğim iki örnekte de olduğu gibi Türk yetkililerinin böylesi durumlarda uyarı niteliğinde karşılık verme konusunda geri kalmaları taraf ülkelerin bu tarz hamleleri yapmalarına olanak sağlıyor. İşte bu durumda karşımıza uluslararası ilişkilerin teorilerinden biri olup ülkeler arası güç dengesinin kurulmasını savunan “güç dengesi” ( balance of power) karşımıza çıkıyor. Diplomasinin yanı sıra otorite gücün varlığını göstermede etkin olan güç dengesi ülkenin askeri, siyasi ekonomik ve bilimsel olarak diğerinin aleyhine her şeyin kontrolü ele geçirmesine izin vermeyerek ülkeler arasındaki dengeyi muhafaza eden siyasal nazariyeyi uygulaması demektir.

Türkiye bilimsel ve savunma alanında bu denge yarışında kazanç sağlamak için önemli aşamalar kaydetmeye devam ediyor. Ancak denge siyasetini genişleten ülke güç dengesini siyasi ve askeri anlamda koruyamaz ise diplomatik yönlendirmelere maruz kalabilir.

Taviz verilmesi imkânsız olan önemli konular hala çözülmüş değil. Güç dengesini koruduğumuz bir alanda başta Kıbrıs sorunu olmak üzere Doğu Akdeniz’deki haklarımız, mavi vatan sınırları, Ege adalarının silahsızlandırılması gibi konuları daha efektif bir şekilde çözüme kavuşturabiliriz.

Her şeyden önce Doğu Akdeniz ‘de ileriki günlerde yaşanabilecek en önemli sorun ABD’nin karar merciisi olma ihtimalidir. Bunun önüne geçebilmek için güç dengesini sadece bilimsel ve savunma alanında değil askeri, siyasi ve ekonomik alanda da korumaya devam etmeliyiz.

Mutlu günler dilerim...