Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür. Gitmesek te gelmesek te o köy bizim köyümüzdür… Evet şairinde anlattığı gibi buram buram güzellik kokan, dağların eteğinde envai çeşit çiçeklerin açtığı, dostlukların pekiştiği o eski köyümü ve o eski büyüklerimi, dostlarımı ve arkadaşlarımı özledim…
İnsanlar geçmişlerine özlem duyarlar. Bu özlem sürekli katmerleşen bir hal alıyor insanın yüreğinde neden? Yüreklere nakş olmuş olan bu özlemi hiç bir yaşam biçimi değiştiremiyor, değiştirmeye gücü yetmiyor. Gözlerimi kapatıp çocukluğuma döndüğümde gözlerimi açmak istemediğimi itiraf etmek isterim. Çocukluğumda yaşadıklarım elbette varlık içerisinde geçen şatafatlı günler değildi. Köyümü özledim.
Köyümde sürülen tarlaları, orakla biçilip kağnı ile harman alanına taşınan ekinleri, savrulan harmanları, çamurla sıvanan kerpiç duvarları ve köyümü özledim. Çocukluğumu, çocukluk arkadaşlarımı, akrabalarımızı, komşularımızı ve köyümü özledim. Sevinçlerini, acılarını yokluk ve yoksulluklarını paylaşan köylülerimi ve köyümü özledim. Soba üzerinde demlenen çayı, pişen aşı, ısınan suyu ve köyümü özledim.
Elenen unu, yoğrulan hamuru, oklava ile açılan yufka ekmeği, evde kesilen erişteyi ve köyümü özledim. Şapkalı, şalvarlı güzel sözlü dedelerimizi, her derde deva ninelerimizi ve köyümü özledim. Ürettiğini paylaşan, dayanışmayı, tasarrufu esas alan koca yürekli insanlarımızı ve köyümü özledim.
Karları kürenen yolları, damları loğlanan evleri, kartopu oynayan çocukları, aynı tabakta çorbayı kaşıklayanları kardeşleri ve köyümü özledim. Gelinlerin ve damatların avuçlarına yakılan kınayı, düğünlerde çekilen halayı, oynana turayı, içilen rakıyı, Mahsuni Şerif’ten söylenen türküleri ve köyümü özledim. Kuzularını emziren koyunları, güttüğü sürüye aşık çobanları, sürünün güvenliğini sağlayan köpekleri, gökyüzünden akan yıldızları ve köyümü özledim.
Köyümüzü yurt eylenenleri ebediyette intikal edenleri, köyde göçüp gidenleri, Çocukken gezdiğim dağları dereleri, köyleri, oynadığımız oyunları, yaşadığım arkadaşlıkları, giydiğim yırtık lastik ayakkabıları yamalı pantolonları, büyüklerimizin anlattığı hikayeleri, masalları ve köyümü özledim. Dağını, taşını, toprağını, suyunu, kazanda kaynayan aşını, kengerini, sakızını, söylenen türkülerin ezgilerini, Ve köyümü özledim.
Eski günlerimi, dedemi, babamı, annemi, dürüstlük, mertlik kokan yemyeşil, güzel köyümü çok özledim. Hem de çok…