Geçtiğimiz hafta Yurt dışına çıktığım için yazımı yazamamıştım. Bu aksilik için siz okurlarımdan özür dileyerek yazıma başlamak istiyorum. Yazımda eski bayramların heyecanı ve güzelliklerinden söz edeceğim.

Eskiden anne ve babamızın ya da sevdiklerimizin almış olduğu bayramlıklar bizi ne kadar da çok mutlu ederdi değil mi? Günler öncesinden yatağımızın başında bayramlıklarımızı hazırlar, onlarla uyurduk. Bayram sabahı olunca da yepyeni elbiselerimizi ve ayakkabılarımızı giydiğimizde ne kadar çok mutlu olurduk. Ancak günümüz çocukları bu mutluluklardan çok uzakta. Çocuklarımız artık bu tarz şeyleri önemsememekle beraber alışveriş merkezlerinde marka seçimi yapar hale gelmiş durumdadırlar.

Ah! Nerede o eski bayramlar sözü son yıllarda dilimize pelesenk oldu. Peki ne demek istiyoruz biz. Eskiden yaşadığımız ve var olduğunu düşündüğümüz; şimdilerde eksikliğini hissettiğimiz nedir? Sorsan herkes eski bayram hazzını yaşamadığını söylüyor ancak; gözlem yaptığın zaman kimsenin çocukluğundaki bayramları yaşamak ve yaşatmak için çabalamadığını görüyorsun. Aslında özünde hasretini çektiğimiz eksiklik bayramlarda değil kendimizde.

Gelecek kuşaklarımıza aktardığımız bayram anlayışı; tatile gitmek ve eşe dosta sms atmaktan ibaret. Tatile gidilmemiş olsa da; sonuç pek değişmiyor aslında. Bayramlarda olmazsa olmaz komşu, akraba, eş dost ziyaretleri artık tarihe karıştı. Bundan dolayıdır ki; manevi değerlerimizi yaşatmak ve yeni nesillerimize aktarmakla yükümlüyüz. Hepimizin ihmal ettikleri vardır elbette ama biz elimizden geleni yapalım ve imtihanı kazananlardan olalım.

Bizim örf ve adetlerimizde bayramın ilk günü sabah aile büyükleri ile kahvaltı yapmak, ellerini öpmek ve ilk onlarla bayramlaşmak var. Tatilin zamanı geçmez. Bu konuya özellikle dikkat çekmek ve duyarlılığa davet etmek istiyorum. Örf-adetlerimizi, gelenek göreneklerimizi gelecek nesillere ancak böyle aktarabiliriz. Aslında eksik olan bizlerin ruhsal anlamda beslenmiyor olması. Globalleşmenin bir sonucu mu, çocukluğumuza duyduğumuz özlem mi, değişen günümüz koşullarına hızla ayak uydurmamız mı, ekonomik sorunlar mı, nesnel varlıkların artması mı, geniş ailelerden çekirdek aile yaşamına hızla dönüş yapmamız mı, mutlu olma yollarını unutmak mı, egoizmin hızla artması mı?

Anlaşılan o ki; bayram öncesi beklenen yoğun heyecan dalgasını ve beklentilerimizi rafa kaldırmışız bir mola halindeyiz. Hiç özlenmez mi bayram öncesi evlerimizde yaşanan bayramlık alma, ev baklavalarının yapılması, bayram temizliği telaşı, alınacak harçlıkların heyecanı. İşte bu yüzden içimiz çocukluğumuzdaki bayramlara özlemle dolu. Ancak biz ne dersek diyelim, dünya süratle değişiyor, görenek ve gelenekler yeni kılık kıyafetlere bürünüyor . Büyükler , anne , baba , amca , hala , teyze , dayı, büyükanne, büyükbaba, yaşlı akraba, hala o eski bayramları kısminde olsa yaşıyor ve yaşatmaya çaba sarfediyor. Bizlerden de beklentileri bu yönde ve bunu da göz ardı etmemek lazım. Bir gün onların yerine bizim geçeceğimizi unutmadan.

Şimdiden tüm dostlara hayırlı Bayramlar diliyorum…