Siz bilmezsiniz bizim oralarda bu mevsim ne güzellikler vardır… Kekik kokulu köylerini mi anlatsam önce , yoksa şeftali çiçeği renkli ovalarını mı, dallarından sarkan muzların o muhteşem kokusunu mu!..
Tamda bu zamanlar da  uzaklardan rüzgar birbirine katip dağ kokusunu getirir .Tek tük yanar tek katlı evlerin ışıkları ve her evin önünde bir ocak tüter üstünde kaynayan süt tenceresi vardır. Bir çoban kavalına ruh üfler adeta yanık sesi yankılanır kır çiçeğinde. Son serçe de bitirmiştir, şarkısını bir çalı dibine tünemiştir ve o sessizliğin sesini duyarsınız…
 Ötelerden çok ötelerden erbanilerin tınısı duyulur geceye misafir olur  o ezgilere yıldızlar eşlik eder Türkülere ay tempo tutar sanki… Sabaha karşı kaysı sarısı güneş sarar bedeninizi . Ezan sesleri karışır bebek seslerine … Bir hoş olursunuz. Ihlamur kokusu , Gül kokusu ,Yeni pişmiş ekmek kokusu , Benliģinizin anasını ağlatır da kendinize şaşarsınız.. Ben daha nasıl anlatayım bizim oraları Gelip gòrmeniz lazım...
Bizim oraları görmeden göremezsiniz o muhteşem güzellikleri... Bizim oralarda deniz de bir başka görünür. Köyümüzden denizi seyretmek, yakamozu izlemek bir hoş eder insanı… Hele hele sahilinde yürümek, orada çay, kahve yudumlamak ayrı bir keyif, huzur verir rahatlatır insanı… Bizim oraları her anımsadığımda gözlerim dolup duruyor adeta…
O GÜZELLİKLERİN İÇİNDE GÜZEL İNSANLAR YOK OLUVERDİ NE YAZIK Kİ!
O güzellikler duruyor hala bizim oralarda… Anlattığım bu güzellikler, güzel insanlarla yaşanırdı benim köyümde… Köye gittiğimde içim yanıyor, gözlerim doluyor .Çünkü o muhteşem doğanın temiz, dürüst, mert insanları birer birer yok oluvermiş… Kimi kör betonlara sığınmış, kalabalık kentlerde yaşam savaşı veriyor, kimi de yaşama veda etmiş ne yazık ki…
Ahhh ahhh eskiden ama çok uzun olmayan eski zamanlarda meğer ne çok zenginmişiz de haberimiz yokmuş. Evet çok zengindik çünkü özgürdük, birlikte çay içtiğimiz  çat kapı gittiğimiz komşularımız vardı. Evlerimiz hapishanemiz değil ikametgahımızdı. Ama şuan evlerimize hapis olduk. Zenginlik mal varlığının bolluğu ile ölçülmüyormuş onu anladık. Arabası olanda hafta sonunu olmayanlar gibi evinde geçiriyor. Bir bilinmezliğe  hep birlikte yürüyoruz. Eskiden çok zengindik ve kıymetini bilemedik… Hepimiz savrulduk dünyanın dört bir yanına… Ne köy kaldı geriye, ne komşu, ne arkadaş…