Aslında onun oyuncu olma hikayesi, herkesten dinlediğimiz gibi çocukluktan gelme bir hayal ya da önceden çizilmiş bir kariyer planlaması sonucu değildi. Kader resmen onun oyuncu olmasını istedi. Tesadüflerin bir araya geldiği bir gecede hayatının ikinci perdesi açıldı ve biz bu sayede Kadir Polatçı ‘yı tanımış olduk. Önce Kardeş Payı dizisi, Küçük Esnaf ve Yol Arkadaşım 2 filmleriyle hem televizyonda hem de beyazperde de büyük bir başarı elde etti. Hepimizin hayatında, kaderin ipleri eline alıp, bambaşka bir yolun yolcusu olduğumuz bir hikayesi vardır. İşte Kadir Polatçı o yol ayrımındaki seçimini ve oyuncu olduktan sonra hayatında neler değişti? Hepsini anlatıyor…

Merhaba Kadir Bey, sizi “Kardeş Payı” dizisinde ilk olarak tanıdık. Sonrasında Küçük Esnaf ve Yol Arkadaşım 2 filmlerinde izleme şansımız oldu. Oyunculuk daha öncesinde aklınızda olan bir şey miydi?

Kamera önü oyunculuğu daha önce hayallerimi süsleyen bir meslek değildi.

Kardeş Payı dizisine girişinizin tesadüfi bir rüzgarla başlayan bir hikayesi var. Bu hikayeyi bizimle paylaşır mısınız?

Gerçekten büyük bir tesadüftü. Zaten ilk kamera önü oyunculuğuyla ilgili deneyimim “Kardeş Payı” dizisiyle oldu. Oyunculuk, Su ve Ateş filminin gala çıkışında, bir şeyler içmek için gittiğimiz mekanda Ahmet Kural’la tanışmam ve beni Bulut Aras’a benzetmesiyle başlayan bir yolculuk oldu. Eğer o gün o mekana gitmeseydim ya da Ahmet Kural o mekana gelip beni Bulut Aras’a benzetmeseydi, eğer o gece ben o galaya gitmeseydim… Gibi birçok eğerin bir araya gelmesiyle kader benim oyuncu olmamı istedi. Bu arada ben bunların hiçbirine gitmeyecektim –Ne galaya, ne mekana- arkadaşlar hepsine zorlayarak çağırdı. Belki bunların hiçbirini yapmasaydım, yine kaderimde oyuncu olmak olabilirdi, ama ne zaman olurdu bilmiyorum. 

Kader sizin oyuncu olmanızı istedi. Peki, siz oyuncu olduktan sonra “iyi ki” mi dediniz yoksa “keşke hiç girmeseydim” mi?

Gerçekten güzel bir tespit; kader benim oyuncu olmamı istedi. Ben bu durumdan çok mutluyum. İyi ki de istemiş, iyi ki de ben oyuncu olmuşum. Bu işi artık meslek olarak görüyorum. Bu mesleği severek yapıyorum. Sağlığım el verdiğim sürece bu işi yapacağım.

Bulut Aras'la olan benzerliğiniz fanlarınız tarafından baya konuşuldu. Siz daha önce Bulut Aras'ın filmlerini izler miydiniz? Oyuncu olmadan önce de böyle konuşmalar duyuyor muydunuz?

Evet, oyuncu olduktan sonra Bulut Aras’a benzerliğim çok konuşuldu. Özellikle “Kardeş Çocukları” dizisinin sezon finalinden sonra çok konuşulmaya başladı. Ben filmlerini izliyordum, sevdiğim bir sanatçıydı, ama Ahmet Kural’la karşılaşmadan önce ne ben ne de benim çevremdeki herhangi bir insan beni Bulut Aras’a benzetmemiştir. Beni ilk Bulut Aras’a benzeten insan Ahmet Kural’dır.

Dizide başarı sağladıktan sonra oyunculuğa olan merakınız ilginiz daha çok arttı mı? Bununla ilgili eğitim aldınız mı?

Kardeş Payı dizisinin başarısından sonra hem oyunculuğa olan sevgim hem de merakım arttı. “Bunun için daha ne yapabilirim? Kendime daha fazla ne ekleyebilirim? Bununla ilgili nerelere başvurabilirim?” sorgulamasını çok yaptım. Oyunculuğumu ilerletmem adına elimden gelen her şeyi yaptım. Her zaman yapmaya da devam edeceğim. 

Kadir Polatçı'dan oyuncu Kadir Polatçı olduktan sonra hayatınızda neler değişti?

Oyuncu olmadan önce kendi yakınlarım tarafından, oturduğum muhitte sevilen sayılan bir insandım. Şuan daha büyük bir kitle tarafından sayılan ve sevilen bir insanım. Türkiye’nin birçok yerine gittiğimde beni tanımaları, sevmeleri, benim için güzel yorumlarda bulunmaları hayatımdaki değişimler oldu. Oyuncu olmadan önce de dikkat çeken bir insandım. Özellikle fiziğim, vücudum tarafından ilgi çekiyordum. Normalde sosyal hayatımda karşılaştığım sorularla birebir sosyal medyada karşılaşıyorum. Kadir Polatçı’yla oyuncu Kadir Polatçı arasında ister istemez büyük farklar oluyor. Karakterim ve kişiliğim hiçbir zaman değişmez, ama yaşantım değişiyor.

Oyunculuğa başlamadan önce bir spor salonunuz varmış. Hala devam ediyor musunuz?

Ben spor akademisi mezunuyum. Hayatım boyunca sporla uğraştım. Eski milli güreşçiyim. Büyük bir spor salonum vardı. Orayı kapattıktan sonra oyuncu oldum. Yaklaşık 1 sene öncesine kadar bir salonum daha vardı. Onu da reddettim. Hatta Kuruluş Osman dizisinde oynadıktan sonra çok fazla ilgilenemeyeceğimi düşünüp spor salonunu devrettim.

Spora küçük yaşlarda önce futbol sonra da Güreş ile başlamışsınız. Hatta güreş dalında birçok ödülünüz de var. Sporla bu kadar iç içe olduktan sonra bir spor salonu işletmek size neler kattı?

Futbolla başlayıp güreşle devam eden bir spor hayatım oldu. Hatta güreş daha uzun sürdü. Sporcu bir aileden geliyorum. Kuzenim Aydın Polatçı Dünya Olimpiyat Şampiyonu’dur. Güreşe ilgim onun sayesinde başlamıştır. Spor salonu işletmek işletmeciliğin ne kadar zor olduğunu gösterdi. İnsanların isteklerini karşılamaya çalışmak, beklentileri karşılamaya çalışmak zormuş. Bir daha spor salonu açar mıyım? İlk spor salonunu kapattıktan sonra yemin etmiştim, ama sonra yine açmıştım. Onun için net bir şey söyleyemeyeceğim. 

Sporcu olmakla spor hocası olmak arasında fark var mı?

Bu soru üzerine sabahlara kadar yazılıp çizilir. Tek cümleyle sorduğunuz bu soruya sayfalar dolusu cevap yazılabilir. Sporcu olmakla, spor hocası olmak arasında dünyalar kadar fark var. Bir insanın gücü, yeteneği, zekası yaptığı spora çok uygun olabilir, ama bu sporu öğretmek için yeterli olmayabilir. Siz kendiniz için hangi hareketlerin vücudunuzu, kaslarınızı genişlettiğini biliyorsunuz, ama karşınızdaki kişiye hangi hareketin yararı olacağınızı bulmak zaman alıyor. Hoca olduğunuz zaman karşınızdakini çok iyi tanımanız gerekiyor. Sporcu kendini, spor hocası öğrencisini iyi tanımalı.  

Korona hayatımıza girdiğinden beri hepimizin hayatında karantina dönemi başladı. Bu dönemde evde kalanların spora devam etmesi için nasıl bir egzersiz ve yeni bir düzen önerirsiniz?

Uzun zamandır spor hocalığı yapmıyorum. Zaten salonda da hocalarımız vardı. Genellikle onlar ilgileniyordu. Söyleyebileceğim tek şey; öncelikle yediğinize, içtiğinize dikkat edin. 

Siz bu karantina sürecini nasıl geçiriyorsunuz?

Herkeste olduğu gibi benim içinde zorlu geçti. Düşünme fırsatı verdi, kitap okuma fırsatı verdi. Daha önce zaman bulamayıp da yapamadığımız bir sürü şeyi yapma fırsatı verdi. Ben bu dönemi eksi olarak değil, artı olarak kullanan taraftayım. 

Bugünlerdeki en büyük motivasyon kaynağınız ne oldu?

Zor bir dönemeden geçiyoruz. En büyük motivasyonum, bunun sadece benim başıma gelmediğini bilmek. Şuan herkes evde, herkes benim yaşadığım sıkıntıları yaşıyor. Bunu bilmek her şeyin üstesinden gelmeyi biraz daha kolaylaştırıyor. Ben zaten evde kalmayı seven biriyim. Benim için zorlu olmadı. 

Bu dönem de önünüze senaryo geliyor mu?

İlk 2 ay gelmedi. Zaten setler durduğu için önümüzü göremeyecek durumdaydık. Şimdi yavaş yavaş normalleşme başladığı için bu aralar yoğun bir şekilde senaryo akışı var. Şuan elimde 3-4 tane üzerinde çalışmam gereken projeler var. Zamanla bunun daha da açılacağını düşünüyorum. Aralarında çok istediğim bir proje var. O proje de BKM projesi. Şuan en fazla bu kadar bilgi verebilirim. 

Sizi bugüne kadar eğlenceli karakterlerin, komedi projelerinin içinde izledik. Bir gün dram veya maceranın içinde olmak ister misiniz?

Bu galiba insanların beni komediye yakıştırmasıyla ilgili bir şey… Onlar beni komedi türünde izlemeyi daha çok seviyor. Bu durum benim çok hoşuma gidiyor. Komedi, benim için sektörde yapılması en zor tür. Komedi türünde oynayıp, kabul görmek de çok güzel bir şey. Ben de herkes gibi kendimi dram ve macera projelerinin içinde görmek istiyorum. Sanki bu sene böyle olacağını hissediyorum. 

Son olarak bu keyifli sohbet için teşekkür ederim. Dünyaca zor günler geçiriyoruz. Bu zor günlerde sevenlerinize ne söylemek istersiniz?

Ben de bu keyifli röportaj için çok teşekkür ederim. Böyle bir dönemde bana da çok iyi geldi. İnsanlara söylemem gereken tek şey; sabır. Yaz da geldi, hava da güzel, normalleşme dönemine de girdik. Sadece biraz daha dikkat, biraz daha tedbirle hayatlarına yeni bir başlangıç yapabilirler.