Bu yıl Nart ateşi 1864 Çerkes Soykırımı ve Sürgünü’nün 160. anılışı için yanıyor. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde siyaset, ordu ve sanat alanlarında önemli mevkilerde yer alan isimlerle ülkemize büyük hizmetleri olan Çerkeslerin tüm dünyada haklarının teslim edilmesini, kültürel değerleriyle daha iyi anlaşılmalarını, varlıklarını güçlendirmelerini diliyor, sürgün ve katl ile yaşamları sona eren tüm Adigeleri saygıyla anıyorum.
Anne soyundan Adige oluşumun, 160. anma yılının, nezaket ve kişisel gelişime yönelik çalışmamın ve yazmamın kesişmesi elbette tesadüf değil. Tam zamanı gelmişken sınırlı da olsa genel hatlarıyla Çerkes yaşam kültüründen bahsetmek istiyorum.
Çerkesler binlerce yılın birikimiyle oluşan ‘’Khabze’’ adını verdikleri nezaket ve incelik temelli bir kültürle yaşamışlardır. Dil, konuşma, davranış, kıyafet seçimi, sofra protokolü konularındaki özellikler ve hassasiyetler Avrupalı yazarlar tarafından da kaleme alınmıştır. Mısır’da Adige Devleti’nin kurulmasıyla Çerkes sultanlar döneminde Kahire’nin ekonomik ve kültürel açıdan geliştiği Kahire halkının Adige geleneklerini örnek aldığı bilinmektedir. Bilim adamı Max Rodenbeck Kahire için ‘’Ortaçağ’ın New York’u” der. Adigeler sürgün ve soykırımla çok geniş bir diasporaya dağıtılıp asimilasyona uğradıkları için ülkemizde bile kültürel açıdan derinlemesine değil daha çok kadınların ve kıyafetlerin güzelliği, danslarının ihtişamıyla bilinirler. Geleneksel yapının yansımaları İsrail, Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün’de ve Türkiye’de yoğun olarak Kayseri, Sakarya, Kocaeli, Bolu, Balıkesir, Tokat, Samsun, Maraş illerinin bazı ilçe ve köylerinde daha çok görülmektedir.
Sofra: Sofra Adigelerde kutsal kabul edilir. Yemeklerle ilgili olumsuz konuşma yapılmaz. Thamade’nin istek ve ihtiyaçlarını karşılayan gençler kenarda ayakta bekler. Thamade’nin sağına en yaşlı konuk oturur. İngiliz gazeteci John Lonbord “ Feodal aileler, asiller ve uzaktan gelen konuklara verdikleri ziyafetlerde sofralarında onlarca yemek çeşidi bulunurdu. O kadar yemeğin yenmesi mümkün değildi. Ancak konuklar nezaket gereği yemeklerden alır gibi yaparlardı.” der.
Misafirlik: Adigeler için misafir çok kıymetlidir. Öncelikle ev sahibi misafirlerin atlarını muhafaza eder ve onların bakımına kendi atlarınınki gibi özen gösterir. Onlar için hayvan kesilir, güzel yemekler sunulur. Misafirlere ayrılmış aile evinin dışında evler vardır. Bu evlerin içinde önceden hazır hale getirilmiş temiz yataklar ve soba bulunur. Misafirler evden memnun halde kapıya kadar geçirilerek uğurlanır. Kaynaklarda misafir mezarlıklarının olduğuna dair bilgiler de yer alması misafire, insana verilen değerle ilgili çok dikkat çekicidir.
Selamlaşma ve vedalaşma: Selamlaşma ve vedalaşma sosyal ilişkiler açısından önem taşır. Erkekler karşılarına çıkan kadınları yaşlarına bakmaksızın ayakta selamlar. Atlılar bir yaşlıyla veya kadınla karşılaşınca atlarından inerler, onları sağ taraflarına alarak uğurlarlar. Atlı gruplarda yaşça büyükler önde gider. Silahlılar başkalarıyla karşılaşınca silahlarını sol tarafa alıp onları sağ taraflarında bırakırlar. Kadınlar erkeklerle karşılaşınca onların önlerinden geçmez. Erkekler biraz uzaklaştıktan sonra yürürler. Otururlarken yaşlı kadın ve erkeklerle karşılaşınca ayağa kalkarlar. Adigelerde el öpme yoktur. El sıkışırken gençler büyüklerine biraz uzak mesafede dururlar.
Sohbet ve konuşma: Adigelerde dinlemeye ve sırayla konuşmaya önem verilir. Ayrıca bağırarak konuşmak ve bulunulan ortamdan dışarıya ses gitmesi nezaketsizliktir. Sohbetlerde güler yüz, hikâye anlatmak ve şakalar yapmak hoş karşılanır. Adigeler çocuklarıyla ve maddi imkanlarıyla övünmezler.
Düğün ve evlilik: Lermontov Adigeler için “Yerde ve gökte sevgiyi kutsarlar.” der. Adigeler akrabalarla ve çok yakın tanıdıklarla evlenmezler. Çok kadınla evlilik yoktur. Genç kadınlar gelecekte eşi olacak kişiyi seçmekte özgürdür. Düğünlerde mutlaka at olur. İçki varsa genellikle misafir olunan haçeşte (konuk evi) içilir. Ayrıca içki içerek sarhoş olmak kesinlikle kabul edilmez ve böyle bir duruma yol açanlar bulunulan ortamdan uzaklaştırılır.
Thamade: Toplumun tecrübeli, bilgili, sözü dinlenen yaşça büyükleridir. Thamade çeşitli sosyal etkinliklerde ve karar verilmesi gereken konularda danışılan, hürmet gösterilen kişidir. Sofrada dilek ve duaları söyler, kadeh kaldırdıktan sonra herkes yemeğe başlar. Thamade sayesinde işler khabzeye uygun biçimde düzenlenir; sorunlar, riskler önlenir, herkesin faydasına olacak daha doğru kararlar alınır.
Kaşen: Gelecekte eş olabilecek adaydır. Adigelerde genç erkekler ve kızlar bir evde toplanırlar, nezaket kuralları çerçevesinde muhabbet ve dans ederler. Bu ortamda karşılıklı olarak kaşen belirlenir. Muhabbet bittikten sonra kızlar tek tek evlerine bırakılır. Bu gelenek büyüklerin gençlere gösterdiği anlayış ve empatiyi yansıtır.
Kadın, erkek ve çocuklar: Adige toplumu ataerkil değildir. Aile ve toplum yapısı demokratik özelliklere sahiptir. Kadınlar ve erkekler saygı kuralları dahilinde bir aradadır. Xabze toplumunda çocuk eğitiminin temelinde, çocuğa saygı ve onu birey olarak kabul etme bilinci vardır. Kız çocukları zarif yetiştirilir. Erkek çocukları daha katı kurallara tabidir. Kafkas danslarında figür ve kıyafetlere kadınların zarif ve latif, erkeklerin çevik ve güçlü oluşu yansır. Guaşe evin hanımı, prenses anlamlarına gelir. Mecburiyet olmadıkça kadınlar ev dışındaki işlerde ve tarlada çalışmaz. Evleninceye kadar, bağımsız bireyler olarak yaşayan Çerkes kızları, aile ve toplum içindeki sorumluluklarını yerine getirerek genç erkeklerle rahatça arkadaşlık ederler. Kıyafet konusunda taassubun etkisi altına girmezler. Yas günleri dışında, baş örtme Xabze geleneklerinde yoktur.
Khabze adı altında toplanan bu yaşam kültürü ve felsefesini inşa eden Çerkesler, hümanist bakış açısıyla insana ve yaşama her açıdan nezaketle yaklaşan seçkin bir toplum olarak dünyanın dikkatini çekmektedir.