“Sen” çok samimi, “siz” çok ciddi. Peki var mı bunun ortası, diyenleri duyuyor gibiyim. Sizi tanımayan veya tanıyan kişilerin hitap biçimlerine dikkat ediyor musunuz? Siz kimlere, nasıl hitap ediyorsunuz?

Bazı kimseler insan ilişkilerinde “siz” sözcüğünün resmi olduğunu düşünürken bazıları da tanımadığı kişilere “siz” sözcüğüyle hitap ettiği hâlde karşılarındakilerin “sen” sözcüğüyle konuşmaya başlamasından rahatsız oluyorlar. Eğitimlerimde birçok katılımcı hitap etme konusunda çeşitli şikayetlerini dile getiriyor.

“Sen” ve “siz” sözcüklerinin kullanımını konuşmadan önce bir konuda anlaşalım. Tanımadığımız tüm yetişkin kadınlara “hanımefendi”, yetişkin erkeklere ise “beyefendi” diyerek, tanıdığımız ancak aramızda henüz paylaşım olmayan kişilere isimlerinin yanına “hanım” ve “bey” sözcüklerini ekleyerek hitap etmeliyiz.

Yaşamı anlamlı hâle getiren kültürdür. Kültürü yansıtan önemli ölçüde dildir. Dil özen gösterilmedikçe yozlaşıyor. Kişiler arası iletişimde anlama ve nezaket sorunları bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Oysa sözcükler anlamı yaşatan,  zenginleştiren ve ileten iletişim araçlarıdır. Çoğu zaman söz, aklın ölçüsü ve nezaketin aynasıdır.

Sözcükler zihne ve kalbe tesir eder. Çünkü duygu ve düşüncelerin taşıyıcısıdırlar. Nasıl hissettiğiniz, nasıl düşündüğünüz ve ne yapmak istediğiniz hakkında bilgi veren sözcükleriniz, onları seslendirme biçiminiz ve beden dilinizle birlikte kişilik yapınız, birikiminiz, niyetiniz, amacınız hakkında da birçok ipucu verir. Bu noktada kullandığınız hitap sözcükleri de bir ölçüde görgü ve nezaket kurallarına ne kadar önem verdiğinizi  gösteriyor. Başkalarıyla iletişim kurarken  gösterilen özen ise önce kendimize değer verip saygı duymamızla ilgilidir.

Bilhassa iş hayatında hareketleri otomatikleşen ve konuşurken birbirinin yüzüne bakmayan, söylenenlerin sadece bir kısmını dinleyen insanların nezaketle ilgili kaygısından söz edemeyiz bile. Ancak insan sosyal ve kurumsal bir ortama girdiğinde fark edilmek, selam verilmek, karşılanmak, uğurlanmak yani saygı görmek ister.

Başkalarından görmek istediğimiz saygıyı dış görünüşümüzle ve iletişim biçimimizle kendimiz belirliyor olsak da karşımızdakiler algıları yönünde karşılık verir. “Nasılsınız?” dediğiniz kişinin “Sağ ol, sen nasılsın?” demesinin çeşitli nedenleri vardır. Birincisi görgüsüzlük ve özensizlik. İkincisi samimi olma isteği. Üçüncüsü ise “Resmiyet yoluyla farklılık ya da ulaşılmazlık yaratmana gerek yok.” düşüncesi. Kurumsal yaşamda yönetici ve çalışan arasındaki diyalogda ise (eğer önemli bir yaş, tecrübe farkı yoksa) yöneticinin “Sen o kadar da önemli değilsin. Aynı hitabı hak etmiyorsun.” düşüncesinin kısa yoldan söylenmesidir. Örneğin:

-Günaydın Müdür Bey. Nasılsınız?

-Sağ ol Ali Bey. Sen nasılsın?

Ve bir okulda geçen diyalog:

-Müdür Bey, müsait misiniz?

-Gel hocam, gel.

- Evrakla ilgili bir soru soracaktım.

- Evet hocam sor.

Sosyal ve kurumsal hayatta nezaket hitapları tek taraflı kullanılmaz. “Sen” sözcüğüyle hitap edenlere aynı sözcükle hitap edebilir ya da “siz” sözcüğünü kullanmakta ısrarcı olabilirsiniz. “Sen” sözcüğüyle hitap eden kişilere “sen” dediğinizde olumsuz bir karşılık alırsanız  karşınızdakinin farklı bir niyeti olabilir. Tepki vermiyorsa samimiyet isteği ya da özensizlik söz konusu olabilir. Diğer yandan “siz” sözcüğünün kullanılması da kimseyi çok değerli ya da önemli yapmaz. Ancak bu mesafe ve nezaketle ilgili bir tercihtir. Ayrıca “siz” sözcüğü ile hitap etmek bir protokol kuralıdır.

Sosyal ağlarda, kitaplarda, eğitimlerde ya da topluluk önündeki bazı konuşmalarda herkese “sen” sözcüğü ile hitap edilebiliyor. Burada samimiyet, “biz” düşüncesi ve kişinin farkındalığına yöneltilen bir “sen” vardır.

Neticede niyet, kişilerin yaşları, bulunulan ortam, yakınlık dereceleri ve bireysel tercihler “sen” ve “siz” sözcüklerinin ne zaman kullanılacağını belirliyor. Siz “siz” olun sosyal ve kurumsal hayatta kurduğunuz ilk iletişimde ve henüz yakınlığın kurulmadığı ilişkilerde risk almamak için konuşmalarınızda “sen” yerine “siz” sözcüğünü kullanın.