Gazetede “Lütfen Okuyun!” başlıklı ilk yazımın yayımlandığı gün, okullarımızda görgü ve nezaket derslerinin başlayacağı haberinin çıkması beni çok sevindirdi. Bazı yakınlarım ve öğrencilerim beni arayıp bu haberi paylaştılar. Yaklaşık on yıldır bireysel ve kurumsal eğitimlerle bu alanda önemli katkı sağlayan biri olarak çocukların ve gençlerin toplumsal yaşamla ilgili bakış açışı kazanmalarını değerli buluyorum.

Osmanlı’da ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında büyük önem verilen toplumsal davranış kuralları eğitiminin günümüzdeki eksikliğinin fark edilip sonunda müfredata alınmasıyla birlikte üzerimden bir yük kalktığını da söylemeliyim. Nasıl mı? Anlatayım:

Başından beri her şey aslında yolundaymış ve toplumda herkes çok huzurluymuş gibi şaşırtıcı düşüncelerle karşılaştım. Örneğin birçok kez derslerime isteyerek katılan bazı öğrencilerimin, yakın çevresinin eleştirilerinden çekindikleri ve “görgüsüz” olarak algılanmamak için derslerime gizlice geldiklerini ya da tanıdıklarına başka bir eğitime gittiklerini söylediklerini öğrendim. Bunların yanında birçok anlamlı(!) soru da art arda sıralanıyordu. Acaba insanlara neler anlatıyor? Bizim bilmediğimiz neyi biliyor? Katılımcılar tam olarak ne için bu eğitime gidiyorlar? Çocuklar için gerekli ama yetişkinler bunları bilmiyor mu? Eğitimin adının görgü kuralları olması itici değil mi?   

Şimdi de ben sorayım ve gelişmek için birlikte yanıt bulalım.

Neden insanlar yüz yüze, telefonda, yazılı iletişim ortamında doğru hitap ve nezaket sözcüklerini kullanmıyor? Neden eşler birbirine teşekkür etmiyor? Neden çocukların sözlerinden ve davranışlarından şikayet ediyoruz? Neden büyüklerimiz her durumda haklı olduklarına inanıyor? Neden iş arkadaşlarımız selam vermekten bile kaçıyor? Neden yöneticiler yetkilerinin davranışlarından üstün olduğunu sanıyorlar? Neden bazı meslek gruplarından kişiler maaşlarının ödenmesini sağlayan vatandaşları rencide etme cüretini gösteriyorlar? Neden sosyal medyadaki absürtlükler takip ediliyor? Neden yetki ve güç karşısında yapmacık bir kibarlık sergileniyor? Neden nitelikli insanlar ve üretimler yeterince değer görmüyor? Neden akrabalarımız ve arkadaşlarımız paylaşmak yerine, açıklarımızı arıyorlar? Neden davetlerde konuklar sadece üstünlük ve gösteriş peşinde koşuyorlar? Neden toplantılara saatinde gidilmiyor? Neden günlük yaşamda kişiler yerine markalar konuşuyor? Neden başarı sadece maddi varlıklarla ölçülüyor?  Neden siyasette, medyada yozlaşmış bir dil kullanılıyor? Neden kişilerin özel yaşamları deşifre edilerek toplumdan dışlanmaya çalışılıyor? Neden herhangi bir düşünce, istek ve yaşam tercihi birilerine uymadığı için ilişkilerimiz bozuluyor? Neden iyimserlik ve tevazu sahiplerine zavallı muamelesi yapıyor?

Eğitimlerime gelen yüzlerce katılımcı arasında on yediden yetmiş yaşına kadar farklı yaşam tarzlarını benimseyen öğrenci, çalışan, yönetici, akademisyen, sanatçı ve ev hanımı bulunuyor. Bireysel gelişim sağlama amaçlarının yanı sıra insan ilişkilerinin bozulmasından rahatsız olup,  nezaketin konuşulduğu olumlu bir atmosferde paylaşmak, anlaşılmak ve saygıyı hissetmek istiyorlar.  Çünkü insan, ışığını buldukça değer kazanır.

Nezaket ve zarafet farkınızı yansıtır. Bu farklılık, ışığınızı saçmanız, yaşamınızın her alanını aydınlatmanızdır. Böylelikle derinlikli, incelikli bir bakışla hayatınız zenginleşir, ilişkileriniz estetik ve keyifli hale gelir. Özel hayatta daha iyi hissetmeyi, sosyal ilişkilerde etkili olmayı, iş ortamında öne çıkmayı istiyorsanız bilginiz, mesleğiniz, görünüşünüz, yaşam standardınız ya da tümü yeterli olmaz. Sözlerinizin dinlenmesi, davranışlarınızın hoşa gitmesi, etki gücünüzün istikrarlı biçimde artması için etkili iletişim kurmalısınız. Etkili iletişimin anahtarı ise nezaket ve zarafettir.

Nezaket, insan olmanın ve toplumsal yaşamın temelindedir, insanın kendisini ve başkalarını ön yargısız kabul etmesi, empati kurmasıdır. Özel, sosyal, kurumsal ve resmi hayatta ilişkilerin sağlıklı başlayıp, uyumlu devam etmesi için nezaket önemli bir prensiptir. Bu açıdan insan ilişkilerini korumayı ve değerli kılmayı sağlar.

Nezaket ve zarafetin birlikte yaşama geçirilmesi ise insan ilişkilerinde daha üst seviyede bir anlayışı gösterir. Bu anlayışa sahip olmak kibirden, ayrımcılıktan, yapaylıktan uzak bir farklılığı benimsemektir. Zarafet, bireysel ve ruhsal gelişimle ilgilidir. İnce ruhluluk, hassas düşünme, estetik söz ve davranışlar zarafeti oluşturur.  “Kusursuz zarafet, insanın yaradılışında varsa, hele bununla süslenen kimse zariflik taslamayı aklından bile geçirmezse, etkisi kuvvetli olur.” Der Stendhal

 Günümüzde bireyler ve toplumlar git gide yalnızlaşıp mutsuzlaşıyor. Öz benliğimize yabancılaştıkça, bütünlüğümüz bozuluyor. İç iletişimimiz zayıfladıkça ilişkilerimiz yozlaşıyor. Nezaket ve zarafet yoksunluğu, yaşamlarımızın rengini, ahengini kaçırıyor. Ve insanlar birbirlerinden uzaklaşıyor. Oysa Lao Tzu “Sözlerdeki incelik güven yaratır. Düşüncedeki incelik derinlik yaratır. Duygulardaki incelik ise sevgi yaratır. Bunlara sahip olan insan ise her zaman kendini aratır.” Diyor.

Sevgisizliğin ve değersizliğin esaretinden kurtulmak için bilinci ve anlayışı yükseltmeliyiz. Teşekkür, rica, vefa, tevazu ve özrü yeniden hatırlamalıyız.  Nezaket ve zarafeti bir yaşam biçimi olarak içselleştirmeli, hayatımızı aydınlatmalıyız.

Mevlana’nın dediği gibi “Her şey incelikten, insan kalınlıktan kırılır.” Işığınız sizi, nezaket ve zarafet farkınızı yansıtır.