Bir mevsimi daha geride bıraktık. Yaz geldi; herkesin umutla beklediği güneş, en parlak, en sıcak haliyle doğmaya devam ediyor. Hani insanın baharı, kışı vardır derler ya; işte bahar gelince umutlar yeniden yeşermeye başlar. Kışın acımasız soğukluğuna rağmen, kendimize sakladığımız acılar bütün güzel duygular, mutlu sabahlara dönüşür.


Tekrar bir düzenin içindeyiz. Sabah kalkıp işe gitmek, akşam eve dönüp, yemek yedikten sonra uyumak daha zor gelecek. Deniz, kum, güneş üçlüsü insanların aklını daha çok çelecek. Ben insanın olduğu yerde baharın hep içimizde saklı olduğuna inanırım. En kara kışta, yağmurda, fırtınada bile bir yaz esintisi vardır.
Yeter ki saklandığı yeri biz bilelim, yeter ki kaybolduğumuz karanlığa teslim olmayalım, yeter ki güneşin hep doğacağına inanalım. Bir söz vardır; karanlık, karanın varlığından değil, ışığın yokluğundandır. Bir gün kimin size ışık olacağını bilemezsiniz. Ben hayatımda bana ışık olan insanları çok geç fark ettim. Kucaklamak istediğimde de geç kalmış oldum. O zaman daha çok üzülüyorsun, daha çok yıpratıyorsun kendini, ama ayağa kalkıp savaşmaktan, yaşamaktan başka şansımız var mı?
Şimdi tatil hazırlıkları yapanları birkaç ufak tavsiyem var; öncelikle mutluluk kelimesini avucunuzun içinden çıkartmayın. En çok işinize yarayacak şey o olacak. Bir gülümseyiş, en zor,  “lanet olsun” dediğiniz anlarda cebinizden çıkartıp yerleştirebileceğiniz bir tebessüm olmalı. Her an kimsenin eksiltmeye gücü yetmediği bir gülüşten bahsediyorum. Öyle ki kötü haberler mutluluğa en hazır anlarımızda gelir. Hazırda bir gülüşünüz olmalı ki, herkese karşı en büyük silahınızı kullanabilin.
Yanınızda en sevdiğiniz kişi olsun, yalnızlık insanın içindeki kurttur. Siz fark etmeseniz bile içten içe sizi kemirir. Sadece kitap okuyarak, denize girerek, güneşlenerek, etraftakileri gözlemleyerek koca bir tatili geçiremezsiniz. Yanınızda bir nefes uzaklıkta olabilecek, konuştuğunuzda serin bir su içinize serpilecek en az bir kişi ile yılın en çok beklediğiniz günleri geçirmelisiniz. Ben sevginin de mutluluğunda paylaşıldıkça çoğaldığına inanırım.
En önemlisi, aklınızda ne kadar soru varsa, sürekli kapınızı çalan ne kadar dert varsa onları evde bırakın. Bir yıl boyunca belki de yıllar boyunca beklediğiniz tatile sonunda kavuştunuz. Bütün sorular evde cevaplanmayı bekleyebilir, ama siz bir tatil gününü daha bekleyemezsiniz.
Şimdi her şey tamamsa, çantanın fermuarını kapatabilirsiniz. Sizi siz yapan en önemli şeyleri koydunuz. Ama bir şeyi unuttunuz; kendinizi… Eğer kendiniz olarak orada bulunmazsanız, o çanta sahibini kaybedecek. Ve koyduğunuz bu kadar özel, güzel şey bir başkasının olacak. Sahip olduğumuz her şey, biz içindeyken bizim. Eğer kendimizi pencerenin dışında bırakıyorsak, her şey bir başkasınındır.