İnsanlık tarihinin en önemli buluşu, yıl M Ö 3500, Sümerler tarafından çivi yazısı bulundu. Yumuşak kil üzerine sivriltilmiş uçlu kamış parçaları ile şekiller çizilerek başlanıldı. Kullanılan kille tabletin kızgın fırınlarda pişirilmesiyle kalıcı yazı elde edilmiş. Böylelikle söz uçar, yazı kalır söyleminin ilk temelleri atılmış oldu. Sümerlilerin yazıyı bulmak için bir amaçları vardı. Tapınak ve depolarda bulunan malları kaydetmek için yazıyı kullanmaya başladılar. Bu işlemleri gerçekleştirilenlerin isimlerinin kayda geçmesi gerekliydi. Bu sayede heceler nesne adlarına benzetilerek o nesnenin resmi çizilmeye başlandı. Kısa bir zaman sonra hecelerin seslerini belirten işaretler kullanılarak kayıt tutuldu 

Mağara duvarlarına resimler yaparak, taşlara simgeler çizerek resim yetenekleri gelişmeye başladı. Bugünkü araştırmalara göre resimler balığı değil, yüzme eylemini anlatmak için çizilmiştir. Zamanla resimli yazı değişerek yazıya dönmüş oldu. Yıl M Ö 3200, Mısırlılar Hiyerografik yazıyı buldu. 

Killerle, taşlarla, önce duvarlara kayalara, ardından kalemle kağıtlara yazmaya başladık. 1450’li yıllara geldiğimizde ilk matbaa kuruldu. 1500’lü yıllarda 20 binden fazla kitap basıldı. 

Gazetenin keşfi o kadar çok önemliydi ki; Çin’de gazete çıkarılmasına rağmen bu gazete sarayın dışında kimsenin eline geçmedi. Alman Johannes Gutenberg Sarayın içine girip çıkarken Çinlilerin kullandığı matbaayı gördü ve zekasını kullanarak halka açılan ilk matbaayı Johannes Gutenberg kurdu. Böylelikle 1600’lü yıllara gelindiğinde Avrupa’da okuma ve kültür seviyesi hızla yükselmeye başladı. 

Bugün benim ve benim gibi 9 binden fazla insanın meslek kazanmasını sağlayan, birçok iş kolunun açılmasına imkan veren gazeteler bizim hayatımıza ilk yazının bulunmasıyla bir adım atmış oldu. 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü’ydü. Benim için bundan beş yıl önce kendimle gurur duymaya başladığım, kendimin kendime yetebileceğini öğrenmeme vesile olan ilk günün anlamıdır. 

Yazının bulunmasından günümüze kadar olan her şey damlaya damlaya bizi teknolojiye hazırladı. Şimdi gazete bulmak, bir gazete hazırlamak, sevdiğin bir konu hakkında makale okumak hepsi çok kolay… Artık teknoloji çağındayız. Çoğumuz E-Gazete sistemiyle tüm gazetelere ulaşıyor. Biz yazılarımızı kağıda değil, bir bilgisayar ekranına yazıyoruz. Tarih ilerledi, çağ değişti. Dün bizi yarına hazırladı. 

Bir gazeteci olarak, ilk röportaj hazırladığım gün aklıma geliyor. Sorularım hazır, kalbimin sesi ağzımda, avuçlarım terli Diyetisyen Zeynep Işıl Küçükgöncü’nün karşısına geçmiştim. Ne ses kayıt cihazı aldım ne de seslerin kaydedilerek röportaj yapıldığını biliyordum. O söyleyecek ben de yazacağım. Kısa bir zaman geçtikten sonra böyle devam edeceğimizi anlamıştım. O gün çok utandım, ama o utanç bana hayatımın dersini verdi. Daha çok röportaj yaptım, daha çok yazı yazdım, bilmediğim şeyleri öğrenmek için daha çok çalıştım. 

Gazeteci olmak, basın özgürlüğünün yaşanamıyor olmasına rağmen çok değerli. Dünyayı değiştirmek için, herkes bir nefes üflüyor. En kuvvetli nefes mesleğini severek yapmaktan geçiyor. Yarın için yazdığımız, söylediğimiz sözler bize yeni, mutlu bir geleceğin inşasını hazırlıyor. Gazetecilik de bu inşaatın büyük tuğlalarından biri. Tıpkı Ann Curry’in dediği gibi “Gazetecilik geleceğe bir inanç eylemidir”