Tarih okumak tam anlamıyla bir tutkudur. Bir tarih kitabını bitirdikten sonra okuduğunuz dönemin veya olayın öncesini ve sonrasını da merak etmeye başlıyorsunuz, onları da okuyorsunuz. Çağlar, savaşlar, devletler, imparatorluklar yetmiyor ünlü komutan ya da imparatorların hayatlarını da okumaya başlıyorsunuz.

‘’Tarih; okuyana kendi gözünün görme derecesine göre yol gösteren bir kılavuzdur.’’ demiştir, J.J.Rousseau.

Tarihi yazan komutanlardan biri olan, filleri ve ordusu ile İber Yarımadası’nı, Pireneler’i ve Alpler’i aşan Hannibal Barca, hayatı bilinmesi gereken ünlü generallerden birisidir. Hannibal’ın hayatını, onu en güzel anlatan usta yazarlardan biri olan kıymetli Okay Tiryakioğlu’nun Hannibal romanı ile bir başka keyifli öğreniyorsunuz. Ben de bu haftaki yazımda siz kıymetli okurlarım için, bu kitabı incelemeye karar verdim. Herkese keyifli okumalar dilerim.

OKAY TİRYAKİOĞLU

1972 yılında Mersin’de doğan, tarihi romanların usta yazarı Okay Tiryakioğlu’nun çocukluğu İstanbul-Erenköy’de geçti. Annesinin armağan ettiği gizemli ve kara mizah yüklü öykü kitaplarıyla edebiyata dair ilk heyecanları uyanmaya başladı. Bilkent Üniversitesi’ndeki eğitimini 1994’te yarıda bırakarak tamamen edebiyata yöneldi. Edebiyat çalışmalarının roman alanındaki ilk ürünü olan Karanlığın Çağrısı isimli eseriyle Beyan Yayınları 2002/İlk Romanlar Ödülü’nü kazandı.

Bu arada benim de sevgili Okay Tiryakioğlu ile tanışmam, kendisinin Hannibal romanı ile oldu. Dolayısı ile kendisinden izin alarak, ilk olarak bu kitabını incelemek istedim köşe yazımda. İlerleyen dönemlerde kendisinin diğer tarih kitaplarına da sayfamda bol bol yer vereceğim. Bu zamana kadar romanlarını hiç okumamış olan varsa, kesinlikle listesine eklemelidir. Tarihseverlerin tutkuyla okuyacağı romanlara imza atıyor Okay Bey ve mürekkebi hiç bitmesin diyorum kıymetli büyüğüme.

HANNIBAL      

Roma’yı yok etmeye ant içmiş, tüm zamanların en iyi askeri dehalarından biri olan Kartaca’lı General Hannibal Barca…

Babası Hamilcar Barca’ya bir söz vermişti Hannibal ve Roma’ya duyduğu kini her daim taze tutacaktı. Sözünden de dönmedi, atalarından aldığı mirasa elinden geldiğince sahip çıktı, hatta en iyisini yaptı. Tek bir hedefi vardı, Roma. Bu yolda şu sözleri dile getirmiştir Hannibal,

‘’Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız.’’

 Bu sözünün uğruna filleri ve ordusu ile İber Yarımadası’nı, Pireneler’i, Alpler’i ve Apeninler’i aştı ve Roma’nın en büyük düşmanı oldu. O, Roma tarafından hiç yenilmedi, hep Kartaca ordusu tarafından ihanetle yenildi.

İşte bu büyük savaşçının hayatını ve çok daha fazlasını kıymetli Okay Tiryakioğlu, Demir Dağların Generali Hannibal romanında anlatıyor bizlere. Kitap bizi önce Birinci Pön Muharebesi’ne ve hemen arkasından gelen Testere Muharebesi’ne götürürken, savaşların sonunda ise Hannibal ve Bornani’nin tanışma hikayesini öğreniyoruz.

Babası Hamilcar Barca, Birinci Pön Muharebesi'nde Roma'ya yenilmiş, Kartaca ordularında paralı askerler isyan çıkarmış ve ayrılmıştı. Bu paralı askerleri Testere Muharebesi'nde yenerek isyanı bastıran Hamilcar, isyancı generallerden Hernani Dagonus'u da çarmıha gererken, oğlu Bornani Dagonus'u ise himayesine almıştı. Bir saldırıda Roma'nın eline düşen Bornani, Kartaca hakkında bildiklerini bir bir anlatırken, Hannibal'ı hiç anlatmamış ve korumuştu. Tarihteki Hannibal Barca, Bornani Dagonus abi kardeş hikayesinin başlangıcı da böyle başlamıştı MÖ 230'lu yıllarda.

Sayfalar ilerledikçe roman bizi tarihin tozlu sayfalarına iyice çekerken, Hamilcar Barca’nın ve Adil Hasdrubal’ın ölümlerine tanık oluyoruz ve Hannibal’ın general oluşunu okuyoruz.

Kuşatma altında tuttuğu Helice Kralı Helixander'in çadırındaki görüşmeye silahsız giren general Hamilcar, boğazı kesilerek öldürülmüştü. Eniştesi  Adil Hasdrubal'ın ise yine ihanet sonucu Kandaros tarafından şah damarı kesilmişti. Kartacalar’ın generali artık Hannibal'dı ve tek hedefi olan Roma'ya yürüme zamanı gelmişti. Dondurucu soğuktan, buzlanmadan ve salgın hastalıktan çok sayıda askerini ve filini kaybetmesine rağmen İber yarımadası, Pireneler ve Alpler'i bir bir geçerek Cannae'ye ulaşmıştı. MÖ 216'da kurt kapanı taktiğini uygulayarak ve sabah güneşini arkasına alma zekiliğini kullanarak Cannae Savaşı’nda yerle bir etmişti Roma ordusunu.

Son bölümlerine yaklaşırken ise kitap bizi Arşimet’in ölümüne ve İkinci Pön Muharebesi’ne götürürken, bu savaşın sonunda büyük bir ihaneti öğrenmiş oluyoruz. Ve roman Hannibal’ı intihara sürükleyen olay ile son buluyor. Roma Generali Marcellus'un askeri tarafından MÖ 210’lu yıllarda Arşimet gibi bir deha öldürülmüştü, rivayete göre öldürülme nedeni ise askerin Arşimet’i, Marcellus’un ayağına çağırması üzerine, Arşimet’in gitmeyerek o an bir problem üzerinde çalıştığını söylemesidir. Tarih bu sefer bizleri, MÖ 202’de II.Pön Muharebesi'nin belirleyici savaşı olan Zama Savaşı’na götürüyordu, Hannibal Roma Generali Scipio'ya yenilirken, tüm dedikleri doğruydu. O bu zamana kadar Roma tarafından yenilmemişti, hep içlerinden hep Kartaca tarafından yenilmişti. Bu savaşta Scipio'nun yanındaki Hasdrubal'ın katili Kandaros'tu ve ihanet kendisini bir kez daha göstermişti. Savaş sonunda Scipio, Hannibal'ın ağabeyi ve koruyucusu Bornani'ye el koymuştu. Hannibal ise MÖ 183 'de Britanya'da Roma ajanlarına teslim olmamak için yüzüğündeki zehiri içerek intihar etmişti…

Tarihi romanlar yazmak çok zordur çünkü okuyucuyu sıkabilir, öğretici olmayabilir veya kurgu size kurmaca gibi gelebilir. Ancak Okay Tiryakioğlu’nun Hannibal’ı son derece etkileyici ve sürükleyici bir tarih serüveni. Ünlü general Hannibal’ın hayatı ancak bu kadar öğretici ve bir film tadında anlatılabilirdi. Bu romanda ben, Hannibal ve Kartacalar adına birçok detayı ilk kez öğrenme fırsatına eriştim. Siz de benim gibi tarih tutkunuysanız bu romanı kesinlikle tavsiye ediyorum.

Yazımı kitaptan aldığım harika bir alıntı ile sonlandırıyorum. Sayfa-16;

‘’Kötümser insanlar, disiplin, sadakat, cesaret ve bağlılıklarını sürdüremez, daha da kötüsü minnet duyamazlar!’’

Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın…